“Ucube kavramı hayatın her anında bizimle”
“Ucube” temalı 20 öykü… Kadim karanlık güçler, teknolojinin insanı esir ettiği alanlar, çeşitli sebeplerle yaşanmaz hale gelen metropoller, birbirleriyle göz göze gelemeyen insanlar, bitmek tükenmek bilmeyen çöpler, kadın cinayetleri, cinsiyet kabulleri, baskı ve zorbalık, yalan ve çok yüzlülük… Görmek istemediklerimiz, umursamadıklarımız, yok saydıklarımız, başka bir deyişle yüzeyin altında sıkışıp kalan ve gün ışığına çıkmak için fırsat kollayanlar… İthaki Yayınları etiketli Pangea Kitaplığı’nın yeni kitabı Tüm Panayırların Heyulası’nda yaşadığımız çağın büyük sıkıntıları da var, bir türlü kurtulamadığımız tarih kadar eski dertler de…
Fantazya, bilimkurgu, korku, distopya, polisiye ve spekülatif kurgu dallarında haber, söyleşi ve öykülere yer veren web sitesi Kayıp Rıhtım’ın ilk basılı öykü antolojisi olma özelliği taşıyan Tüm Panayırların Heyulası’nı yayıma Onur Selamet ve Özgürcan Uzunyaşa hazırladı. Kitapta, onların da birer öyküsü var. Kapaksa son zamanların parlak çizerlerinden Ebrahel Lurci’ye ait.
Aşağıda Onur Selamet’le Tüm Panayırların Heyulası‘na dair söyleşimizi okuyacaksınız.
Neden fantastik edebiyat?
Tüm Panayırların Heyulası: Kayıp Rıhtım Öykü Antolojisi
Görsel Odilon Redon’un bir resminden alındı.
“Yerli spekülatif kurgunun ne kadar zengin damarlardan beslendiğini göstermek bizim için önemliydi”
Tüm Panayırların Heyulası’nın temasını soracağım önce. Bu kitap için fantazi, bilimkurgu, korku, distopya, spekülatif kurgu ve polisiye türlerinde 20 öyküyü “ucube” teması çerçevesinde bir araya getirdiniz. “Ucube” size göre kimdir ya da nedir? Okurun neyle yüzleşmesini bekleyerek seçtiniz bu kavramı?
Her an yeniden tanımlanan bir kavram ucube ama mesela bugün içinde yaşadığımız çağ kolaylıkla bir ucube gösterisi olarak anılabilir. Paydaşı olduğumuz mekânlar da ucube yapılar. Restorasyonlar. Kelimenin ilk anlamıyla akla gelmesine asla izin verilmiyor. Şimdilerde “öteki” ile eş değer bir ruha sahip. Tüm Panayırların Heyulası’nda okurun ucubenin her formunu etraflıca görebilmesini sağlamayı amaçladık. Bu yüzden yazarlarımızdan hiçbir soyutlamadan kaçınmamalarını istedik. Ortaya çıkan eserde ucube bazen bir zaman, bazen bir mekân, bazen de normalin ta kendisi oldu.
Tüm Panayırların Heyulası adı nereden geliyor? Panayır gösteriyi, eğlenmeyi imleyen bir kelime, heyulanın ise karanlığa çağıran tehditkâr bir tınısı var.
Ardına bir hikâye yerleştirebileceğiniz isimleri çok seviyorum. Tezatlık, ikilik yaratan başlıklar ilgimi çekiyor. Ucubelerin izini sürmeye başladığınızda yolunuzun düşeceği meskenlerden birisi de panayırlar. Eğlencenin içine karışan tuhaflık, bir tür zehir gibi gerçeği kırıyor. Heyula ise çift anlamlı bir sözcük. “Ürkütücü hayal” anlamına geliyor ama “ilk prensip, ilk cevher, ilk madde”karşılığını da taşıyor. Bu birleşim bize tüm panayırların aynı cevheri paylaştığını söylüyor. Yeter ki derinlere inip onları keşfetmeyi bilelim.
Bir çeşit karanlığa davet ya da yer altının keşfi diyebilir miyiz Tüm Panayırların Heyulası için?
“Öteki”nin peşine düşen bir kitap bu. “Öteki” çoğu zaman yerin altına itilmiş, karanlıkta olmayı normali bilmiş bir özne. Keşif deneyimi ise kesinlikle karşılıklı. Onda kendinizden bir şeyler bulmadan onu tanımanıza imkân yok. Dolayısıyla belki de “kendi içimizdeki karanlığa davet” daha muhtemel bir yanıt olabilir.
Nasıl bir sürecin sonunda ortaya çıktı Tüm Panayırların Heyulası? Öykülerine yer verdiğiniz yazarları nasıl seçtiniz, onlarla çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Kayıp Rıhtım’da 2009’dan beri öykü seçkileri düzenliyoruz. Uzun süredir matbu bir çalışma gönlümüzden geçiyordu. Ancak hakkını vererek üzerine düşebileceğimiz bir zaman dilimini yaratma fırsatı bulamamıştık. Nihayetinde harekete geçmezsek asla öyle bir zamanı yakalayamayacağımızı hissettik. İki yıllık ön çalışmanın ardından da Tüm Panayırların Heyulası ortaya çıktı. Yerli spekülatif kurgunun ne kadar zengin damarlardan beslendiğini göstermek bizim için önemliydi. Bu sebeple bile isteye beşbenzemezi bulmaya çalıştık destemizde. Eserlerini takip ettiğimiz, birbirinden farklı yazın anlayışlarına sahip yazarlara teklifler götürdük. Kimden, nasıl öyküler çıkabileceğini az çok tahmin edebiliyorduk. Yine de yazarlarımız bizi şaşırtmayı başardı. Bu da kitabın çeşnisine fazladan bir baharat olarak geri döndü.
Ucube temasını ele alış biçimleri açısından ortaya çıkan sonuçları değerlendirir misiniz, yaşadığımız çağın hangi dertlerini içeriyor kitap ya da hangi tarih kadar eski dertlerden kurtulamıyoruz?
Ucube kavramı hayatın her anında bizimle. Edebiyata yansıması da kaçınılmaz olarak bundan izler taşıyor. Tüm Panayırların Heyulası’ndaki öyküler farklı janrları bir araya getirse de özünde aynı cevheri değerlendiriyor. Yalnızca bedensel ve ruhsal anomaliler değil anlatılan, zaman ve mekân da kitabın tartışmaya açtığı konular arasında. Yaşadığımız çağ, ötekileştirilmeye çok uygun. Normali sorgulamaya. İnsana kendini nefes alırken bile hatalı hissettirmeye. Sanki başkasının hayatını yaşıyoruz. Bazı anlarda, yalnız olmadığınızı bilmeniz gerekiyor. Kitabın her olasılık için bir cevabı olduğuna inanmak istiyorum.
Yazarlar dil ve üslup tercihleri bakımından hangi noktalarda birbirlerine yaklaştılar ya da ayrıldılar?
Bizim için kitabı hazırlamaktaki ana motivasyonlardan birisi de yerli spekülatif kurgu edebiyatındaki çeşitliliği ortaya koyabilmekti. Eserde hem klasik anlatılara hem de postmodern yaklaşımlara yer verdik. Cadı kazanında iksir hazırlar gibi her bileşeni özenle değerlendirdik. Hangi yazarın nasıl bir üslup tercih edebileceğini ve bunun kitaba nasıl katkı sağlayacağını öngörmeye çalıştık. Öykülerin sıralamasında bile yazarların dil ve üslup tercihleri belirleyici oldu. Okuru her defasında farklı bir dünyaya, yeni bir dille ışınlamayı hedefledik ve neticede yazarların birbirlerine yaklaştığı ve birbirlerinden uzaklaştığı anları da kurgunun bir parçası kılmaya çalıştık.
Pangea Kitaplığı etiketiyle çıktı kitap. Ne tür bir yayıncılık hedefleniyor? Bu tarz antolojilerin devamı gelecek mi?
Pangea Kitaplığı bilimkurgu, fantazi, korku ve polisiye türlerinde yazılmış yerli eserleri bir araya getirmeyi hedefliyor. İsmini de günümüzdeki kıtaların “ortak atası” olan o meşhur süperkıtadan alıyor. Bu noktada serinin spekülatif kurgu çatısı altında kapsayıcı bir yayın anlayışına sahip olduğunu söyleyebilirim. Dizide daha önce İlk: Bilimkurgu Seçkisi ve Silsile: Bilimkurgu Öyküleri yayımlanmıştı. Tüm Panayırların Heyulası: Kayıp Rıhtım Öykü Antolojisi serinin üçüncü kolektif çalışması oldu. Kayıp Rıhtım adına spekülatif kurgu odaklı öykü antolojileri hazırlamaya devam edeceğiz. Pangea’da başka seçkilerin de hazırlık aşamasında olduğu kulağıma çalınmıştı. Sürprizlerini kaçırmak istemem.
Gülenay Börekçi
Katkıda bulunan yazarlar
Hikmet Hükümenoğlu, Mehmet Berk Yaltırık, Müge Koçak, Ekin Açıkgöz, Hakan Bıçakcı, Emirhan Burak Aydın, Ezgi Polat, Bahri Vardarlılar, Deniz Erbulak, Suat Duman, Özgürcan Uzunyaşa, Eda İşler, Orçun Ünal, Seran Demiral, Murat S. Dural, S. İpek Ortaer Montanari, Bahadır Cüneyt Yalçın, Ayça Erkol, Süreyyya Evren, Onur Selamet
Onur Selamet
“Öykü, ömrümün neredeyse yarısına eşlik etmiş bir tür, 15 yıldır öyle ya da böyle yazıyorum. İlk öykü kitabım Ölü Dalgıcın Sonbaharı 2018’de Dedalus Kitap’tan çıkmıştı, 2019’da bir öykümle 9 Postmodernist Öykü kitabına katkı sağladım. Ayrıca Marşandiz Fanzin ve Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi’ni yayıma hazırladım, çeşitli dergi ve fanzinlerde öykülerimle yer aldım. Öykü yazmaya ve yeni antolojiler hazırlamaya devam edeceğim.”
Subscribe
0 Comments
oldest