Egoist okur

Hatıraların izini taşıyan kitap: BİR SABAH ERKENDEN

Amerikalı Virginia Baily’nin imzasını taşıyan ve Timaş Yayınları etiketiyle çıkan “Bir Sabah Erkenden”, savaşın açtığı yaralar, aidiyet, aşk ve aile bağları üzerine çok güzel ve dokunaklı bir roman… Üstelik yazarının hayatından izler taşıyor.

virginia baily timas yayinlari egoistokur bir sabah erkenden

Solda yazarı, Virginia Daily’i görüyorsunuz. Sağdaki fotoğraf ise ünlü yönetmen Robert Rossellini’nin tam da romanda anlatılan dönemde geçen “Roma Açık Şehir” filminden bir kare.

Virginia Baily: “Hayatım boyunca bu romana hazırlandım”

1943’ün puslu bir sonbahar sabahında, Roma’da birbirine yabancı iki kadın göz göze gelir. Alman işgali altındaki şehrin kaosundan kaçan Chiara Ravello büyükannesinin evine sığınmak üzeredir. Öteki kadın ise silah zoruyla, yanıbaşındaki kocası ve çocuğuyla birlikte toplama kampına sürüklenmektedir. Chiara içgüdüsel bir tepkiyle kendisinin bu çocuğun teyzesi olduğunu söyler ve böylece onu toplama kampından kurtarır… Olaylar burada bitmeyecek, hikaye akla hayale gelmeyecek boyutlar kazanacaktır… Virginia Baily Timaş Yayınları’ndan çıkan kitabı “Bir Sabah Erkenden”in kendi hayatından izler taşıdığını söylüyor…

“Roma’ya ilk kez 16 yaşımdayken gittim; teyzem orada yaşıyordu. O gün bugün her yaz giderim. Kitabı oluşturan fikir, Roma’da başımdan geçen kısa aşk macerasından doğdu. sırf bu da değil, aslında kitabın hemen tamamı şahsi deneyimlerimle beslendi, zenginleşti. Her ayrıntısında benim Roma’m var. Şahane yemekler, sesler, renkler, içinizde o toprağa adım attığınız günden itibaren hissettiğiniz o dayanılmaz İtalyanca konuşma arzusu, sıcaklık, günışığı, olağanüstü bir tarih ve güzellikle çevrelenmiş olmanın üzerinizde yarattığı etki, egzotik ve kışkırtıcı duygular, kendinizi bella bionda olarak yeniden keşfetmenin verdiği haz… ‘Bir Sabah Erkenden’in Maria’sı ben değilim ama onun Roma’da yaşadıkları benim yaşadıklarımla fazlasıyla örtüşüyor.”

“Savaş dönemi Roma’sıyla ilgilenmeye öncelikle filmler, yani sinema sayesinde başladım. Roberto Rossellini’nin kısmen savaş döneminde, Alman işgali sırasında çektiği ve zaten tam da o dönemde geçen filmi ‘Roma Açık Şehir’, beni büyülemişti. Daha sonra savaşın edebiyata yansımalarını araştırdım ve Giacomo Debenedetti adlı bir Yahudi yazarın kaleme aldığı kitaba rastladım. ‘Roma Yahudileri’ adlı kitabında anlattıkları müthiş etkileyiciydi, dahası o sayede teyzemin yıllardır yaşadığı binanın hemen köşesinde, her sabah kahve içtiğimiz mekânda ne olaylar yaşandığını keşfetmiştim.”

“Galiba ben aslında hayatım boyunca bu romana hazırlandım, zihnimde onunla meşgul oldum. Fakat yazmak farklıydı tabii; bilgilerimi tazelemem, çok sayıda dönem romanı okumam ve hikayeme gerçek ayrıntılar katmam gerekiyordu. Filmler ve belgeseller seyrettim, savaş kurbanlarının anılarını ve sağ kalanların günlüklerini okudum, o yıllarda çıkan gazete haberlerini inceledim, yüzlerce sararmış fotoğrafa uzun uzun baktım. En önemlisi kitabı Roma’da yazdım. İlk romanım McKitterick Ödülü kazanmıştı, gelen parayla kendime San Giovanni bölgesinde bir daire kiraladım. Sabahın erken saatlerinden öğlene kadar yazıyor, sonraki saatleri de Roma’da kaybolarak geçiriyordum.”

Subscribe
Notify of

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments