Wittgenstein’ın Metresi: 54 kez reddedilen başyapıt
Posted by gülenay börekçi on October 9, 2016 · 2 Comments
Kısa ve öz anlatayım: David Foster Wallace’ın “Amerikan edebiyatında bundan büyük roman yazılmadı” dediği “Wittgenstein’ın Metresi”, Jaguar Yayınları’nın mücevherlerinden biri ve tarafınızdan okunmayı bekliyor.
Jaguar Yayınları’ndan yeni bir şahanelik
Wittgenstein’ın Metresi
Jaguar Yayınları’ndan çıkan “Wittgenstein’ın Metresi”, David Markson’ın leziz mi leziz deneysel eseri. Biraz Samuel Beckett biraz da Wittgenstein’ı andıran bir üslupla yazılmış romanda anlatıcı bir kadın. Yeryüzünde yaşayan tek insan olduğuna inanıyor, okur olarak biz de zaten ondan başka bir karakteri tanıma fırsatımız olmuyor.
Adının Kate olduğunu öğrendiğimiz bu kadın tüm roman roman boyunca ‘ipe sapa gelmez düşüncelere’ dalıyor ve başka çaresi yokmuş, susarsa yok olacakmış gibi daldan dala atlayarak konuşup duruyor. Lakin Kate’den başkasının olmadığı yahut bize görünmediği bu ıssız dünya, o kadar da ıssız değil aslında: Vincent van Gogh, Ludwig Wittgenstein, William Shakespeare, Johannes Brahms, Willem de Kooning gibi filozoflar, yazarlar, ressamlar ve müzisyenlerden hatta Kate’in kendine benzettiği Truvalı Helen gibi hayali karakterlerden oluşan kalabalık bir nüfusa sahip.
Kate konuşurken onların eserlerinden ziyade hayatlarına gönderme yapıyor, bu bakımdan bolca dedikodu içeren şık monologlara şahit oluyoruz. Bu dedikoduların ve yaşantıların bizi götürdüğü yer hep yalnızlık, dil ve hafıza ilişkisine dair bazen zihin açıcı bazen de tam Markson’un amaçladığı gibi yanıltıcı saptamalar… Güvenerek mi haz almak için mi okuyacağınız size kalmış…
İlginç bir ayrıntı da şu: Yayıncılar David Markson’un kitabını tam 54 kez reddedilmiş. Bu alanda bir rekoru olduğu bile söylenebilir. Üstelik reddeden herkes romanın ne kadar büyük ve önemli olduğunu anlatan mektuplarla yapmış bunu. Bizim ülkemizde de epey taraftar bulan şu berbat ‘Okur bundan bir şey anlamaz’ yanılgısı… Şahsen bunu, esas yayıncıların bazı kitaplardan hiçbir şey anlamayışına yoruyorum.
Sonuçta kitap hakkında yayınlandıktan sonra yapılan yorumlara bakarsanız bile ne demek istediğimi anlarsınız. Birkaç yıl önce ölen David Foster Wallace, “Amerikan edebiyatında ‘Wittgenstein’ın Metresi’nden büyük bir roman yazılmadı” demiş, eleştirmen Steven Moore ise “Bu kitabın olmadığı bir dünyaya artık alışamam” yorumunu yapmış. Bundan sonrasında karar, okurun.
Gülenay Börekçi
Bunlar da ilginizi çekebilir :
Şu an okudum. Aşık Bir Adam kitabını köşeye koyup 2-3 saattir yazılarınızı okuyorum. Zaten siteye girme sebebim de Karl’ın kitabı hakkında yazılanları okumak. Lakin bu geçirdiğim 2 saatlik süreç boyunca aklıma takılan bir soruyu siz değerli insana sormadan kendimi durduramadım.
Sitenin isminin neden egoist okur olduğunu çok merak ediyorum.
Teşekkürler :) Çok özel bir nedeni yok, aklıma gelen bütün isimler daha önce alınmıştı, boşta kalmış isim bulamadım. Sonra James Joyce’un Sanatçının Genç Bir Adam Olarak Portresi romanının tefrika edildiği ve 20’inci yüzyılın başlarında topu topu birkaç yıl yayımlanan ünlü The Egoist dergisini hatırladım. Hem o dönemi seviyorum hem de kitaplarımı başkalarına vermekten hazzetmediğim için Egoist Okur adı bana uygundu.