Egoist okur

Yaşamla ölüm arasında asılı kalmış o “ılık” cehennemde…

Centuria: Yüz Küçük Irmak Roman ve Düz Yazının İnce Sesi kitaplarının yazarı Giorgio Manganelli’nin Olanaksız Söyleşiler’inde tam on iki söyleşi yer alıyor. “Olanaksız” sıfatını taşımaları bu söyleşilerin ölülerle yapılmasından kaynaklanıyor. Manganelli ölüleri ait oldukları yerden bir süreliğine alıp kendi zihninde ve bizimkinde birer yolculuğa çıkarıyor.

Nadir Kitap’ta Giorgio Manganelli

Kadir Kaymakçı: “R.E.M. partiyi terk etti!”

Fotoğrafı ciddiye almayınız, Dr. Freud’a benzer bir psikanalist var orada. Giorgio Manganelli ise bambaşka bir tip… Ama ölülerle yazdığı kitapta psikanalizden ve ünlü “divan”dan fazlasıyla yararlanmış.

Yaşamla ölüm arasında asılı kalmış o “ılık” cehennemde…

Yaşamla ölüm arasında asılı kalmış o “ılık” cehenneme sızan meraklı bir görüşmeci ve on iki ünlü şahsiyetle yaptığı söyleşiler. Sanıyorsunuz ki açık açık konuşacak ölüler ama öyle olmuyor… Her biri zorlu bir psikanaliz seansından sıvışmaya çalışıyormuş gibi, korkularını, takıntılarını, hayal kırıklıklarını, çılgınlıklarını inatla gizliyor.

Bir ironi ustası olan Manganelli’nin Olanaksız Söyleşiler kitabında olağanüstü itiraflar koparmayı başardığı ölüler şöyle diyor…

Masalcı Phaedrus: “Bir ölü olarak birkaç ayrıcalığım varsa bunlardan biri de dünyanız hakkında hiçbir şey bilmek istememektir.”

Romancı Charles Dickens: “Çocuk tam anlamıyla ikiyüzlü bir varlıktır; yaşamı tümüyle melodramatiktir; ağlamaları aşırı, gülüşleri teşhirci, zarafeti narsisttir…”

“Dünyanın en ünlü mumyası” Tutankhamon: “Var olma hakkını yalnızca ölü olmakla elde ettim ben.”

Casuslardan, suikastçılardan, âşık hizmetkarlardan kaçan “maceracı” Casanova: “Adımı duymadıkları için beni görmenin düşünü kurmayanlar, yani küçük kızlar dışında bütün bir kadınlar ordusu ardıma düştü. Bu durumdaki bir erkeğin kaçmayı öğrenmesi gerektiğine siz de inanmıyor musunuz?”

Gezgin Marco Polo: “Yaşamım yıpranır, çökerken ben o uzak yerlerde, bir tanrıya dönüşüyordum.”

Halife Harun Reşid: “Krallığım büyük bir yanılsama, kusursuzca sona ermiş bir seraptı. (…) Krallığımı; sahne-önü gibi, yanılsama gibi, sanrı gibi seviyorum; erk olaraksa, şimdiden unuttum onu, artık kuma dönüştü, tam da gerektiği gibi.”

Medyum Paladino: “Bir medyum için ölü olmanın ne kadar utanç verici bir durum olduğunu bilemezsiniz. Hem ölülerle dolu bir yaratık canlı olabilir mi? Ölülerle, uğursuz mucizeler, işaretlerle, beni kuşatan, benim yönetmediğim olaylarla tepeleme dolu koskocaman bir kitaplıktım ben.”

Kral Desiderius: “Yanılmış bir halkın yanılmış kralı olarak, doğru bir kraldım, diyelim. Bozguna uğramış bir kral her zaman doğru bir kraldır.”

Astrolog Nostradamus: “Ya ölüm ölürse ne olur?”

Çocuk Kalbi’nin yazarı Edmondo De Amicis: “O kitapta çok ağlanıyor, değil mi? Yanlış bir kitap mı öyleyse? Evet, yanlış, çünkü yaşamın gerçekliğinde olduğu gibi, yalnızca yanlış bir kitap ağlatır.”

Mimar Gaudi: “Benim bir taş avcısı olduğumu biliyorsunuz artık, onları sadistçe, tamamlanmamış bir ölüm -dur durak bilmeyen bir can çekişme- durumunda tutmayı sevdiğimi.”

Aktör Fregoli: “Bir insanın gölgesi, sinirli bir tiki, telâffuzunun tuhaf bir bozukluğu, cezalandırılmaksızın yakalanamaz.”

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments