Çocuk kitaplarında sevmediklerimiz: “Yaz kızım! O gün yine kraliçeymişsin…”
“Masamın üzerinde bir süredir sırasını bekleyen bir çift kitap duruyor. Biri pembe biri mavi. Çocukları yazmaya teşvik etmek gibi güzel bir amaca hizmet etse de, kabul edilemez bir ayrımcılığa da götürüyor onları: Kızlar ve Erkekler İçin Yaratıcı Yazma!”
“Tıpkı cinsiyet ayrımcılığı gibi, konu başlıkları da keskin bir bıçakla ikiye ayrılmış. Erkekler İçin Yaratıcı Yazma kitabına bakılırsa, bir kız çocuğu neden ejderhaları sevsin ki? Ayrıca bir bilim laboratuvarında ne işi olabilir ya da dedektiflikten ne anlar? Zekası yetmez zaten! Kızlar İçin Yaratıcı Yazma kitabı ise pek ‘naif’. Pembe sayfalar arasında hanım hanımcık, geleceğin sıradan genç kızları gezinsin istenmiş. ‘Bir günlüğüne kraliçesin, neler yaparsın?’ diye bile sorulmuş.”
Çocuk kitaplarında sevmediklerimiz: “Yaz kızım! O gün yine kraliçeymişsin…”
Masamın üzerinde bir süredir sırasını bekleyen bir çift kitap duruyor. Biri pembe biri mavi. Çocukları yazmaya teşvik etmek gibi güzel bir amaca hizmet etse de, kabul edilemez bir ayrımcılığa da götürüyor onları: Kızlar ve Erkekler İçin Yaratıcı Yazma!
Tıpkı cinsiyet ayrımcılığı gibi, konu başlıkları keskin bir bıçakla ikiye ayrılmış. ‘Daha yeni dünya rekoru kırmış biri günlüğüne neler yazabilir?’ ya da ‘Bu ejderha kimin?’ gibi başlıklar elbette Erkekler İçin Yaratıcı Yazma kitabında bulunuyor… Zaten bir kız çocuğu neden ejderhaları sevsin ki? Ayrıca bir bilim laboratuvarında ne işi olabilir ya da dedektiflikten ne anlar? Zekası yetmez zaten! Mars’ta yaşam başlığı ise düşündürücü: ‘Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten’ mi demek isteniyor acaba? Iyyy tarantula mı o? Kızlar hiç hoşlanmaz öyle hayvanlardan, çeker misiniz lütfen!
Kızlar İçin Yaratıcı Yazma kitabı ise pek ‘naif’. Pembe sayfalar arasında hanım hanımcık, geleceğin sıradan genç kızları gezinsin istenmiş. ‘Bir günlüğüne kraliçesin, neler yaparsın?’ diye sorulmuş, ardından yapıştırılmış klişe: Genç Kız Edebiyatı! Bu başlığı görünce şaşırmak yersiz olabilir, zira böyle bir alan var. Ancak bu alanın, kadının toplumsal hayatın gerisinde kaldığı, zamanının çoğunu evinde çocuklarıyla geçirdiği yıllarda bir ihtiyaç olarak doğması anlaşılabilir. Yıl 2014 ve söz konusu çocuklar olunca, bu başlık kadar altındaki açıklama daha da ürkütücü: ‘Bu tamamen kızlara yönelik bir hikaye çeşidi. Okul, ev ve erkeklerle ilgili şeyleri kapsıyor.(…) Bu tarz hikayeler gerçek hayattandır. Yani içinde ne canavar vardır ne de sihirli yaratıklar.’ Kısaca şunu anlatmak istiyor sevgili yazarımız Holly Brook-Piper: ‘Sevgili kızlar, yıllar hatta yüzyıllar geçse de kadın aynı kadındır! Sizin hayali kahramanlarla, bilimle ya da dedektiflikle bir işiniz olamaz. Şimdi tatlı birer prenses olup dersinize çalışın, evde annenize yardım edin ve pencere kenarında sessizce oturup beyaz atlı prensinizi bekleyin!’
Kitapçıların, özellikle de çocuk kitaplarının bulunduğu dağınık ve ne idüğü belirsiz şekilde kategorize edilmiş rafları arasında gezinirken, ‘çocuğuma şu kitabı alayım, belki yazmaya özenir’ diyen anne babalara seslenmek istiyorum. Kızınızın ne yazmak istediğini, hangi alanlara ilgi duyduğunu biliyor musunuz? Onu gerçekten tanıyor musunuz? Belki o tarantulalardan hiç korkmayacak, kariyerinin doruğunda bir dedektif olacak ya da uzaya gidecek. Peki oğlunuz… Onun korkusuz bir şövalye ya da bilim adamı olacağını nereden biliyorsunuz? Belki o ‘bir günlüğüne kraliçe olmak’ istiyor. Yoksa bu hoşunuza gitmedi mi? O halde bir kez daha düşünmeniz gerekebilir.
Çocuk kitabı yazmak çok kolay görünse de, hiç değil. Ucu nereye varır, arkasından ne gelir, nelere mal olur, tartmalı. Madem bazı yazar ve editörler -iyi niyetle yola çıksalar da- bu konuda yeterince hassas değiller, o zaman anne babalara çocuklarını doğru gözlemlemek, onları ‘cinsiyet ayrımı yapmadan’ yazmaya, edebiyata yönlendirmek düşüyor. Korkusuzca arkalarında durarak ve onlara kapı gibi anne babaları olduğunu her an hissettirerek! Çocuklar, ileride kim ve ne olursa olsunlar fark etmez, ailelerinin her zaman yanında olacağını bilirlerse, dünyanın bütün tarantulaları etraflarını sarsa da sırtları yere gelmez.
Gökçe Gökçeer
Subscribe
0 Comments
oldest