Yazarı tutsakken yazılan bir gezi kitabı
Harikulade bir kitaptan, Susan Sontag’ın “Şimdiye kadar yazılmış en canlı, en orijinal otobiyografik anlatılardan biri,” olarak tarif ettiği bir minör başyapıttan bahsedeceğim bu yazıda. Xavier de Maistre’in “Odamda Yolculuk”unu okumamış olmak bir kayıp.
Odamda Yolculuk
Yazarın “maceracı” olarak portresi: Jerome K. Jerome
Odamda Yolculuk, Xavier De Maistre, Sel Yayınları
Yazarı tutsakken yazılmış çok acayip bir gezi kitabı
“Beni bir şehri dolaşmaktan men ettiler. Hepsi bu. Ama bütün bir evreni bana bıraktılar: Uçsuz bucaksızlık ve sonsuzluk, emrime amadedir.”
Xavier de Maistre, 1790’da henüz 27 yaşındayken dünyanın gizli saklı köşelerini, cennet mekânlarını ve zorlu güzergâhlarını dolaşan seyyahları şaşırtacak, onların genellikle göz ardı ettiği hatta belki küçümseyip burun kıvırdığı bir coğrafyanın ilk gezi rehberini yazmıştı.
Bu benzersiz kılavuz kitabın adı, “Odamda Yolculuk”tu.
O tarihte kendisi, yasa dışı bir düelloya kalkıştığı için Turin’de ev hapsine mahkûm edilmişti. Kırk iki gün boyunca etrafını otuz altı adımda dolaşabildiği bir odada yaşadı ve tutsaklığını ironik bir özgürlük metnine dönüştürdü. İnsanın bedeniyle ruhunu ayrıştırabileceğini, bedeni ufacık bir odada hapsolmuşken ruhunu istediği her yere gönderebileceğini öne sürüyordu. Bu yolculukta deneyimlenecek coğrafyalar, izlenecek güzergâhlar ve mola verilecek duraklar belliydi hatta her seyahatte olduğu gibi beklenmedik kazalar bile oluyordu.
Okurla biteviye sohbet etmesi ve her fırsatta konu dışına çıkması açısından ilhamını “Tristram Shandy”nin yazarı Laurence Sterne’den alan Xavier de Maistre, hapsolduğu odada bir nevi keşif turuna çıkmış ve elde ettiği bulguları bir seyahat günlüğü olarak kaydetmişti. Tuhaf mı? O kadar da değil aslında.
Mesela Susan Sontag şunları yazmış bu küçük kılavuz kitaba dair: “Xavier de Maistre’ın kitabında bavula ihtiyaç duymaksızın kanepeye, odadaki en büyük mobilyaya seyahat edilir, gece pencereye gidilip gökyüzüne bakılır, onun özellikleri yeniden ve bambaşka bir biçimde keşfedilir. Asıl keşfedilen ise seyahatte varılan noktanın önemsizliği, seyahati yapanın anlayış ve algısının önemidir. De Maistre, sıradanlıklar üzerine farklı, derin ve imalı bir yeniden kavrayış öneriyor. Modernitenin henüz başladığı 18. yüzyıl sonlarının kolayca yıldızı parlamış yazarlarının arasında Xavier de Maistre, hâlâ keşfedilmek ya da yeniden keşfedilmek üzere bekliyor. Onun büyük eseri ‘Odamda Yolculuk’, şimdiye kadar yazılmış en canlı, en orijinal otobiyografik anlatılardan biridir.”
Özetle, bu kitabı mutlaka okuyunuz… Xavier de Maistre’ın, ufacık bir odayı turlarken o çağda pek popüler olan seyahat jurnallerinin üslubuyla dalga geçerek kendi kendiyle felsefi tartışmalara girişmesi, bugün bile çok ama çok eğlenceli.
“İnsanın kendi odasında seyahat ederken aldığı keyif, başkalarının kaygılı kıskançlığından uzak; paraya da bağlı olmayan bir keyiftir”
“Hayır, kitabımı artık daha fazla kendime saklamayacağım, işte buyurun, okuyun efendim. Odamın içinde, tam kırk iki gün sürecek bir seyahate çıktım ve bu seyahati tamamladım. Yol boyunca edindiğim ilginç izlenimler ve aldığım sürekli haz, bende bu seyahati anlatma isteği uyandırdı; bunun yararlı olacağına olan kesin inancım da kararımı vermemi sağladı. Sayısız mutsuzun üzüntülerine kesin bir çare; çektikleri acılar için de bir merhem sunduğumu düşündükçe, kalbimi tarifsiz bir memnuniyet kaplıyor. İnsanın kendi odasında seyahat ederken aldığı keyif, başkalarının kaygılı kıskançlığından uzak; paraya da bağlı olmayan bir keyiftir.”
Gülenay Börekçi
Subscribe
0 Comments
oldest