“Yeni İnsan”la tanışmak için birkaç -gerçekten- iyi sebep
Dr. Zerrin Başer, Dr. Zerrin Işık Tüfekçi ve Dr. Gül Yılmaz Çınar’ın Doğan Novus’tan çıkan “Yeni İnsan: Bütünden Gelen Sağlık” adlı kitabı sadece insana ve sağlığa bakışımıza değil, kişisel gelişim kitaplarının diline de yenilik getiriyor… Elimizdeki serinkanlı olduğu kadar sıcak, alçakgönüllü olduğu kadar da provokatif bir kitap. Bize sağlığın rastlantısal ya da şansa bağlı olmadığını anlatıyor; ona göre sağlık herkesin hakkı. Buna katılmamak mümkün değil.
Bütünden Gelen Sağlık
Kişisel gelişim kitaplarının bahsi geçince, az çok oturmuş bir dil bilincine sahip olan her okur umutsuzluğa ve yorgunluğa kapılır. Evet, çakma çeviriler, ilk bezginlik sebebidir genelde. Fakat sorun çoğu zaman çevirinin de öncesindedir: Neredeyse bütün kişisel gelişim öğretileri ya ithaldir, ya ehil ellerde değildir, ya da çöktü çökecek, tutarsız, kendini kandıran, acıklı, hatta komik bir mantığa sahiptir. Yazıya geçirilirken öğretilerin dillerini çökertip sakatlayan da çoğu zaman zaten budur. “Yeni İnsan”, öncelikle, bu bozuk mantık ve hasta dil sorununu tersine çevirdiği için okunmayı hak ediyor. Başka bir deyişle, sağlığı anlatan bu kitabın kendisi de sağlıklı.
***
“Yeni İnsan”, sağlığı, insanı anlatarak anlatıyor. İnsanın, kendi yapısını anlamadan sağlığı da anlayıp yaşayamayacağını gösteriyor. Şu soruyu sormuyor ama sordurtuyor: “İnsan, kendisini sandığı gibi ya da sandığı kadar mıdır?” Bu ve benzeri soruların bilimsel yanıtları kitap boyunca tek tek belirip netleşirken, kitap da bizi bize yeniden tanımlamaya başlıyor. İnsanın ne olduğunu bilmeyecek ne var, deyip geçmeyin. Kitap insanın aslını ve potansiyelini sınırlamış çeşitli tabuları yıkıp bu konuda zihinsel bir eşik atlatıyor. Gerçek sağlığın bilgisi ise tam da bu yolla, yani aslımızı tanıdıkça kendi içimizden doğuyor.
***
Kitap insanın bir sağlık varlığı olduğunu gösteriyor. Sağlığı, insanın varlık sebebi olarak alıyor. Ve bu sebebi kişisel şansa bırakmıyor. Yani, insan sağlığı yaşamak için doğar ama kimileri bunu tadar kimileri de yaşayamaz demiyor. İnsanın bir bütünden geldiğini ve ait olduğu o bütünün aynısını içinde taşıdığını ileri sürerek, tek tek insanların değil, yaşamın ve dolayısıyla bütün canlıların başlıca var olma sebebinin sağlık olduğunu gösteriyor. Bunu, tamamen tıbbın içinde kalarak, tıbba felsefi bir pencere açarak yapıyor. Öyle ya, bugüne dek yaşamın ve insanın var olma sebebine ilişkin bir sürü fikir ileri sürülmüşken, tıp bu felsefi soruyu ne kadar üstlenip yanıtladı? Ortaya çıkıp “İnsanın var olma sebebi sağlıktır,” deseydi, sağlık diye bildiğimiz şey, hangi güçlü anlamları kuşanırdı? İşte, “Yeni İnsan”, bu olası anlamları üreterek, sadece insanın değil, sağlığın da gerçekte ne olduğunu gösteriyor.
***
Kitap, “Hastalık, sağlığın zıddı değildir,” diyor mesela. Ya da pozitif bilince ulaşıp o titreşime kalıcı biçimde yerleşmenin kabul etme mekanizmasıyla mümkün olduğunu açıklayıp, herhangi bir rahatsızlığı toplumsal hastalık kodlarıyla reddetmenin ona teslim olmak anlamına geleceğini söylüyor. Bir başka örnekte, bilimin insan soyunun tükenmeme nedenlerinden biri saydığı sözlü ve yazılı iletişimin sağlığımız üzerindeki yıkıcı ve yapıcı etkilerini çözümlüyor. Hekim-hasta ilişkilerinden tutun da, gündelik medya dilimize kadar uzanan bir iletişim dili çözümlemesiyle birlikte, sağlığımızın gerçek anlamdaki doğuşunun ve devamlılığının sözle, yazıyla, iletişimle ilişkilerini irdeliyor. Hatta hastanelerin mimarisine bile bakıp, bu mimarinin bizimle nasıl bir iletişim kurduğuna, bizi nelere yönlendirdiğine değiniyor. Bu örnekler kitap boyunca çoğaldıkça, “Ben sağlığı hastalanmamak, herhangi bir hastalıktan kurtulmak için değil; var olma sebebim olarak, potansiyelimin tamamını deneyimleme mutluluğu olarak yaşamalıyım,” diyorsunuz. Yani yenilenmiş insan tanımıyla önce yenilenmiş sağlık tanımına, ardından da yeni bir hayat tanımına ulaşıyorsunuz.
***
Tekrar edip toparlayalım: Bu kitabı bitirdiğinizde, kitabı okumadan önceki insan olmaktan çıkarken, sağlık ve hayat da, bildiğiniz sağlık ve hayat olmaktan çıkıyor.
***
Fakat bunların hepsi, aynı zamanda, kendi içinizden çıkıyor. Bu kitap, dışarıdan alınmış bir formülü ya da bilgiyi içinize yerleştirmiyor. Bundan sonra şöyle düşünün, o zaman şöyle olur, demiyor. Artık şunu unutun, bu sisteme geçin, demiyor. Zaten içinizde ezelden beri var olanı görünür kılıyor. İçinizdeki o ezeli kaynağı gördüğünüzde, sağlığın gerçekte ne olduğunu gördüğünüz gibi, var oluşunuzun yaşamın başlangıcından beri bu gerçekle karıldığını da görüyorsunuz.
***
Kitap, insana yeni bir hayat sunarken, umudu, yaşayan ve yaşatan bir soyut canlıya dönüştürüyor. Adı umut olan o soyut canlı, bir daha çıkmamak üzere, zihninize ve yüreğinize yerleşiyor.
***
Sağlığın rastlantısal ya da şansa bağlı olmadığını, dolayısıyla herkesin hakkı olduğunu ileri süren “Yeni İnsan”, serinkanlı olduğu kadar sıcak, alçakgönüllü olduğu kadar da provokatif bir kitap. Popülerliğe soyunmamış, furya kitap olmaya özenmemiş, yalan söylememeyi belli ki ilke edinmiş. İnsanlık için gerçek ve kalıcı sağlığı hedeflerken, gerçek ve kalıcı bir kitap olarak kalmayı yeğlemiş.
Tolga Meriç
Subscribe
0 Comments
oldest