Schopenhauer’a göre zor iş bir kirpinin bir kirpiye sarılması
Alman felsefeci Schopenhauer bir vakitler kirpileri gözlemleyerek insanları, iç dünyalarındaki boşluklarla tekdüzeliklerin buluşturduğunu öne sürmüştü. Schopenhauer’a göre, insanlar ancak sayısız gel-gitler yaşadıktan sonra birlikte olabilecekleri ortak bir noktada buluşabiliyordu. Belki biraz daha detay gerek, anlatayım…
Nereden çıktı anlamadım ama konuya bir biçimde siyaset bilimci Isaiah Berlin, edebiyatçı Tolstoy ve tilkiler de dahil oldu. Bence siz de çevrenize biraz daha dikkatli bakın, aramızdaki kirpileri ve tilkileri görmek için. Esas önemlisi, kendi dikenlerinizi ve hilelerinizi de fark edeceksiniz…
Freud’a göre dünyada 4 çeşit kirpi ve 4 çeşit âşık var
Kirpi sevenlere bir tavsiye
Schopenhauer‘e göre zor iş bir kirpinin bir kirpiye sarılması
Kirpi tuhaf bir hayvan, yüzyıllardır biyolog, filozof ve ruh hekimlerinin ilgisini çekmiş. Oklu kirpilerin birbirlerinin yüzüne bakabilmek için arka ayakları üzerine durdukları ve bu arada oklarını gevşetip yana yatırdıkları biliniyor. Dişilerin erkekleri baştan çıkartmak için çılgın yöntemler icat etmeleri, erkeklerin flört sırasında ‘şarkı’ söylemeleri hatta yalnız kalınca masturbasyon yapmaları da bu nevi şahsına münhasır canlıların özelliklerinden.
Anlatılanlara bakılırsa, kirpilerle insanların cinsel yaşamları arasında büyük benzerlikler var.
Ama konumuz başka: Büyük Alman felsefeci Schopenhauer da kirpileri gözlemleyerek insanları, iç dünyalarındaki boşluklarla tekdüzeliklerin buluşturduğunu öne sürmüştü. Schopenhauer’a göre, insanlar ancak sayısız gel-gitler yaşadıktan sonra birlikte olabilecekleri ortak bir noktada buluşabiliyordu. Belki biraz daha detay gerek, anlatayım…
Schopenhauer bir keresinde kışın ayazında bir parça ısınabilmek için birbirlerine sokulan kirpilerden söz etmiş. Fakat zor işmiş bir kirpinin başka bir kirpiye sarılması; dikenler ikisinin de canının yakıyormuş. Aksi gibi rüzgar keskinleşip soğuk arttıkça, kirpiler daha fazla yakınlaşmak ihtiyacı duyuyorlarmış. Ve her seferinde canları daha da acıyormuş. Birbirlerine tam olarak ne kadar yakın dururlarsa canları yanmadan ısınabileceklerini, uzun deneme ve yanılma seanslarının, sayısız yaralanma ve berelenmenin ardından çözebiliyorlarmış.
Burada “kış ve soğuk” kelimelerinin yerine “toplum”, “diken” yerine de “insan tabiatı” kelimelerini koyabilir, dahası “insan kirpilerin” yaşamak adı verilen meşakkatli öğrenme sürecinde sadece birbirleriyle değil, kendi kendileriyle de nasıl mücadele ettiklerini görebilirsiniz. Öyle bakınca kışın soğuktan donmamak için birbirlerine sokulan ve fena halde yaralanan kirpiler insanoğlunun derin ve çözülmez yalnızlığına ayna tutuyor olabilirler. Belki bu yüzden, hiçbirimiz bir başkasına tam olarak temas edemiyoruz ve araya hep engeller koyuyor, gerekirse duvarlar örüyoruz. Sevdiklerimizin görünmez dikenlerinden korunmak için… Birbirlerine dokunamadıkları için soğukta donan yalnız kirpiler gibiyiz çoğu zaman.
Tekrar geçelim üzerindem: Kirpilerin birbirleriyle ilişki kurmayı öğrenme yolu deneme yanılma, peki ya insanlar için? Aynısı. Zira daha iyi bir öğrenme yolu henüz icat edilmedi.
Kaleminize sağlık.
Teşekkürler :)