Mery Questa: “Buraya gelirken amacım, Türk çizgi roman dünyasını araştırmaktı”
İspanyol Mery Questa’nın bir grup Türk çizerle birlikte İstanbul’un yeraltı dünyasını ve başını efsane şarkıcı Zeki Müren’in çektiği bir zombiler ordusunu anlattığı çizgi romanını biliyor musunuz? Tabii Zeki Müren zombi haline gelse de gene aynı Zeki Müren, yani hep sevdiğimiz o kelebeğe benzer mahluk… Ayrıntılar aşağıda…
Zombiyken bile sevdiğimiz o kelebeğe benzer mahluk: Zeki Müren
İstanbul’a aşık Barselonalı yazar ve çizer Mery Questa; Cem Dinlenmiş, Ceren Oykut, Göksu Gül, Tan Cemal Genç, Emir Yardımcı ve Nekropsi grubunun davulcusu Cevdet Erek’in bulunduğu altı Türk çizerle bir araya gelerek geleceğin İstanbul’unu anlatan karanlık bir çizgi roman yaratmış. Kahramanlar arasında İspanya’dan gelen bir sarışın kadın da var. (Mery Questa’nın sarışın bir genç kadın olduğunu söylemiş miydim size? O çizgi sarışın muhtemelen kendisi. Anlayacağınız, zombileri anlatan çizgi romanlar da otobiyografik olabiliyor.)
Zeki Müren’e gelince, o zombi haline de gelse gene aynı Zeki Müren, yani hep sevdiğimiz o kelebeğe benzer mahluk…
Yarattığınız çizgi romanda zombilerin başı niçin Zeki Müren?
Zeki Müren çok büyük bir sanatçı ve çok özel bir insan. Sahne hayatında erkeksi bir duruştan ziyade, kadınsı bir divanın görünümünü seçti. Onun Türk hissiyatına çok bağlı bir şahsiyet olduğunu, bu yüzden de Türk kültürünü kusursuz bir şekilde simgeleyeceğini düşünüyorum. Bizim kitaptaki zombiler, 2066’da intikam almak üzere uyanıyorlar. Hepsi de gittikçe küreselleşen ve şahsiyetsizleşen dünyaya inat Türklük özelliklerini koruyabilmiş mahluklar. Bu tarz bir fikri ete kemiğe büründürmek için Zeki Müren’den uygun seçim olamazdı bence. Hem bu kadar özel biri, hem de bu kadar özel bir Türk olduğu için, onun geleceğin Türkiyesi’nde de mutlaka bir yeri olacaktır.
İstanbul bir çizgi roman malzemesi olarak size niçin ilginç geldi? İstanbul’da yaşamış mıydınız, bu şehirle ilgili olarak kişisel maceralarınız oldu mu?
Barcelona’dan İstanbul’a gelirken amacım, Türk çizgi roman dünyasını araştırmaktı. Türkiye’de çizgi roman sektörü nasıl işliyor, ne tarz bir mizah kullanılıyor, bunları merak ediyordum. Gördüklerim beni çok şaşırttı ve bunları Türk karikatüristlerle birlikte bir çizgi roman hazırlayarak kullanmak istedim. İspanya’da Türk çizgi romanı pek tanınmıyor çünkü. Sonuçta İstanbul’a dört kez geldim ve her seferinde bir veya iki ay kaldım. Bu şehre âşık olduğumu söylememe gerek bile yok sanırım…
2066’nın İstanbul’unu nasıl hayal ettiniz?
Bilimkurgu, gelecek hakkında istediğiniz gibi hayal kurmanıza izin veren bir yazınsal tür. Ben de bilim kurgu ile siber-punk tarzlarını bir arada kullandım. Böylece daha karanlık ve pesimist bir gelecek ortaya çıktı. Okuyup görecekleriniz pek de sevimli değil fakat bunun doğrudan İstanbul’la bir ilgisi de yok. Endüstriyel dünyanın gidişatına dair bir şey bu, kitapta bunu yansıtmak istedim. Ayrıca anlattıklarımız tamemen düşsel, yani gelecek aynen böyle olacak diye bir şey yok.
Birlikte çalıştığınız Türk çizerlerden söz eder misiniz?
Benimle birlikte altı Türk çizer çalıştı. Geleceğin zombilerini anlatan tek bir hikayeyi birlikte çizmek gibi, normalde biraz garip karşılanabilecek teklifimi kabul ettikleri için hepsine minnettarım. Bu açıdan bakıldığında İstanbul 2066 çok deneysel bir çizgi roman oldu, çünkü tek bir hikayenin, altı farklı kişinin elinden çıkması pek görülmüş şey değil. Çizerlerin her birini ben seçtim çünkü hem işlerini çok beğendiğim kişilerdi, hem de kendilerine özgü stilleri vardı. Cem Dinlenmiş ve Ceren Oykut çok enteresan modern sanat çalışmaları yapıyor. Göksu Gül, hayal dünyasını çizgilerle müthiş anlatıyor. Tan Cemal Genç ise çizerlik sahasında çok tecrübeli. Emir Yardımcı’nın çizgileri de çok kuvvetli. Nekropsi grubunun davulcusu Cevdet Erek de çizgi romanın gidişatı için çok önemli olan tek bir çizimiyle aramıza katıldı.
Gülenay Börekçi
Subscribe
0 Comments
oldest