Egoist okur

Bir büyüme hikâyesi: KIRIK KOLLAR AHALİSİ

Bu kez elimizde çocuklar için yazılmış ama yetişkinlerin de sevebileceği bir kitap var. Kırık Kollar Ahalisi, babasını kaybettikten sonra ailesiyle yeni bir eve taşınan küçük Cress’in büyüme hikâyesi. Yazarı queer edebiyatın önde gelen isimlerinden biri olan ve bu yıl Oscarlarda epey şahsi geçen Wicked‘ın (Lanetli) yaratıcısı olarak da  tanıdığımız Gregory Maguire.

Kırık Kollar Ahalisi, Gregory Maguire
LANETLİ: Çirkin olduğunda daha güzelsin!

Bir büyüme hikâyesi : Kırık Kollar Ahalisi

Kırık Kollar Ahalisi, klasikleri tersine çevirerek, hikâyelerini ve kurgularını altüst ederek yazdığı kitaplarla ün kazanan Gregory Maguire’ın tamamen orijinal denebilecek nadir öykülerinden. Yani Confessions of an Ugly Stepsister’da Külkedisi’ni, Wicked’da Oz Büyücüsü’nü, Mirror Mirror’da Pamuk Prenses’i tersyüz eden Maguire bu kez var olan bir eseri eğip bükmüyor, doğrudan kendi yarattığı bir hikâyeyi, üstelik çocuklar için anlatıyor. Hem de bunu çok tatlı bir şekilde yapıyor. Kelime oyunları ve eğlenceli diyalogları romanı güzel yapan unsurlardan. (Çevirisini okumadığım için orijinalindeki şakaların, oyunların korunup korunmadığını bilmiyorum ama gene de elimizde sadece çocukların değil, yetişkinlerin de sevebileceği bir kitap bulunduğunu söyleyebilirim. David Litchfield’ın stilize çizimleriyse enfes.

Romanın odağında tavşan ailesi Watercress’ler ve küçük çocukları Cress var. Bir gece vakti baba tavşan, bal toplama seferine çıkıyor ama geri dönmüyor. İyimser tabiatlı Cress, sevgili babasının hayatta olduğuna ve yakında döneceğine inanmak istiyor ama ormanın kurallarını iyi bilen, dünyanın tavşanlar ve diğer küçük hayvanlar için barındırdığı tehlikelerin farkında olan anne en kötü olasılığa hazır. Babanın öldüğünü düşünen anne, ailesinin geleceği konusunda öyle endişeli ki, günlerce uyumayıp planlar yapıyor. Sonunda da bir bahar akşamı, ay gökyüzünde iyice yükselmişken hızlıca bir kararla taşınıyorlar.

Taşındıkları ev, tekinsiz bir baykuşun idare ettiği yaşlı ve içi boş bir meşe ağacının, yani Kırık Kollar’ın bodrum katı. Kitaba adını veren bu gölgeli apartmanın kapıcısı, üzerine vazife olmayan her şeye burnunu sokan meraklı bir fare. Diğer katlardaysa aşırı gürültücü bir sincap ailesi ve duydukları her şeyi başkalarına yetiştiren dedikoducu bir çift kuş yaşıyor. Durmadan ortalarda dolaşan tehditkâr yılan ile sinsi görünüşlü tilkiyi de unutmayalım. Anlayacağınız tehlike sanki her yerde… Bunları görünce, o güne dek alışık olduğu ortamdan uzaklaşmanın travmasını yaşayan Cress’ciğin üzüntüsüne endişe de karışıyor haliyle. Ölen babası için kederlendiği yetmiyormuş gibi, şimdi bir de son derece sevimsiz komşularla yaşamak zorunda ve kafası sorularla dolu: Hiç sevemeyeceğini düşündüğü nahoş yabancılarla dolu bu ölü ağaç nasıl olacak da ona, annesine ve erkek kardeşi Kip’e sıcak bir yuva olacak?

Kırık Kollar Ahalisi’nde Cress’in öğrenmesi gereken şey, hayat devam ettiği müddetçe ondan umut kesilemeyeceği. Bunun için komşu sincap ailesinin oğlu Finian’la arkadaş olması, onunla oyunlar oynayıp maceradan maceraya atılması gerekiyor. Kendi gibi bir meraklı ruh olan Finian’la birlikte bir sala atlayıp seyahat etmeye karar veriyorlar ama işe bakın ki, sonunda büyük şelaleden aşağı yuvarlanıyorlar. O tehlikeyi atlatınca bu kez romanın en şahane karakterlerinden bal ayısı Tunk’ın eline düşüyor, ardından kendini dünyanın merkezi sanan kibirli bir kokarca tarafından esir alınıyorlar. Birbirine benzemeyen bu karakterlerle yaşadıkları maceralar, onlara deneyim kazandıran, güçlendiren, dünyaya başka türlü bakmalarını sağlayan birer ders aslında. Cress her maceradan sonra kederiyle baş etmeyi ve başkalarını anlamayı, sevmeyi öğreniyor, deyim yerindeyse olgunlaşıyor.

 Gülenay Börekçi

Kitaptan birkaç resim

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments