Bir özgürlük hareketi olarak FLÖRT
Flört nedir? Gülünüp geçilecek harcıâlem bir uğraş mı? Hayatta güç bela kurabildiğimiz hassas dengeleri anında alaşağı edecek gereksiz bir maceraya atılma denemesi mi? Güzel sanatların unutulmaya yüz tutmuş bir dalı mı? Yoksa bir varoluş biçimi mi?
Schopenhauer’a göre zor iş bir kirpinin bir kirpiye sarılması
Flört Üzerine adlı kitabın yazarı Adam Phillips. (Daha cazibeli bir görsel koymak istedim ama Phillips’ciğime de haksızlık edemedim. Bana bu yazıyı yazdıran o çünkü.)
Bir özgürlük hareketi olarak flört
“Kendini büsbütün koyuverip inanmadan
ama ruhunu yersiz yurtsuz bırakacak bir alaycılığa da
kapılmadan. Kanarken kandırıldığını bilerek,
kanmazken kandırılmak isteyerek…”
Flört nedir? Gülünüp geçilecek harcıâlem bir uğraş mı? Hayatta güç bela kurabildiğimiz hassas dengeleri anında alaşağı edecek gereksiz bir maceraya atılma denemesi mi? Güzel sanatların unutulmaya yüz tutmuş bir dalı mı? Yoksa bir varoluş biçimi mi?
Hatırlamayanlara yardım edeyim… Flört birbirini şiddetle arzulayan iki insan arasında kurulabilecek en ‘hafif’ ilişki biçimi, eğlenceli bir oyun.
Ama bütün oyunlar gibi, onun da bir sonu var.
Bazen kendiliğinden bitiyor, çünkü iki taraf da birbirinden sıkılıyor veya daha eğlenceli oyun arkadaşları buluyor… Bazen de taraflardan biri bunun bir oyun olduğunu unutup ‘hakiki bir şey’ istemeye ve ötekini ciddiyete davet etmeye karar veriyor. O da istiyorsa kalıyor ve birlikte adına ‘ilişki’ denilen meşakkatli alana adım atıyorlar, istemiyorsa da çekip gidiyor…
İşte bu, hafifliğin ağırlığa dönüştüğü “an” ya da “süreç”. Hangisi olduğu gidenin insafına, kalanın tahammül gücüne kalmış. Ne yazık ki, her iki durumda da oyun -gene- bitiyor.
Farkındayım, tutucu kişiler kaşlarını çattı, mizah duygusu güçlü olanlarsa gülümsedi…
Flört Üzerine adlı kitabın yazarı psikanalist Adam Phillips ise başka bir yerden bakarak kafamı karıştırdı ve bana sadece insanlarla değil, ölüm ve delilik gibi daha ciddi şeylerle de flört ettiğimizi hatırlattı.
Phillips’e göre flört, ilişkinin ön aşaması değil, “bir insan”, “bir ideoloji”, “bir hayat tarzı” türü bağlarımızdan kopuş riski ile yeni bir şeye bağlanma ihtimali arasındaki tehlikeli ama haz veren bir oyun. Ruhumuzu diri tutma yolu. Kaotik bir alan. Bir özgürlük hareketi. Başlı başına bir varoluş biçimi.
Eh, hayat da zira belirli bir konusu, önceden saptanmış bir olay örgüsü olmayan bir macera, bir masal. Yazarı, okuyucusu ve kahramanı olan kişi tesadüflere açıksa, okumaya değer bir masal çıkıyor ortaya. Öteki türlüsü, klişelerden ibaret, üslup yoksulu bir anlatı olarak kalmaya mukadder.
Bu masal için insana bir “yaratıcı yazarlık” rehberi gerekiyorsa bu pekala “flört” olabilir. Belki de bu yüzden flört ediyoruzdur. Arkadaşlarımızla, yeni tanıştığımız insanlarla, eski sevgililerimizle, bir daha görsek tanımayacağımız kişilerle, yetmedi kedilerimizle, film ya da roman kahramanlarıyla, sevdiğimiz şarkıları söyleyen adamlar ya da kadınlarla… Anılarımızla, hayallerimizle, kaybettiklerimizle, arzuladıklarımızla…
Dahası, hepimizin içinde başka “ben”ler, sadece belirli durumlarda belirli kişilere gösterdiğimiz farklı karakter katmanları var ya, Phillips kimi zaman onların bile birbirleriyle flört ettiğini söylüyor.
Ona inanıyorum. Kitabı eksik anlatmış olabilirim; “flört” teması çevresinde bir 20. yüzyıl kültür tarihi sunuluyor bize esasen. I. Dünya Savaşı travmasından günümüzün politik travmalarına, felsefeden psikanalize, resimden şiire, bu maddi kültüre katkıda bulunmuş sayısız insanın birbirleriyle, başkalarıyla, hayatla, ölümle, yaşadıkları çağla flörtleri ve tabii ki özgürlük arayışları anlatılıyor.
Peki ya aşk? Onun bir yeri var mı özgürlüğe giden bu yolda?
Aşk, tehlikeli alanların en tehlikelisi. Karanlık sulara derin dalış. Her an dengemizi bozup boşluğa yuvarlanmamıza yol açabilecek bir büyük tehdit. İp üstünde dans. Hep beklenen ve en korkulan…
Hem Freud, dışlaması gereken ve dışladığı düşünülen her şeyle sinsice akraba olduğunu keşfettiğinden beri aşkın güvenli bir alan olduğunu iddia eden kaldı mı hâlâ, bilmiyorum.
Gülenay Börekçi
Subscribe
0 Comments
oldest