Hangi roman hangi çayla iyi gider?
Posted by gülenay börekçi on February 15, 2011 · 6 Comments
Novel Teas, yani ‘roman çayları’nın her paketinde 25 çay poşeti var. Ve bu poşetlerde büyük edebiyatçıların birer cümlesi yer alıyor. Güzel, değil mi? Çaysız yaşayamayanlardan biri olduğum için, bu buluşa bayıldım. Çay denen şeyin çeşidi de çok, lezzeti de… Siyah çay, yeşil çay, vanilyalı çay, portakal kabuğu aromalı çay, papatya nane anason çayı, zencefilli çay, var da var… Masal okurken içilecek çay ayrı, polisiye okurken içilecek olan ayrı… Tabii, ben aynı anda bi sürü şeyi sevebilenlerdenim.
Gerçi çok geçmeden, “Çay yetmez, başka güzel içecekler de var şu hayatta” diye düşünmeye başladım. Derken, hangisinin hangi romana yakışacağını merak ettim. Şarap romanları, Southern Comfort romanları, Tequila romanları, Grappa romanları, nar şurubu romanları, çilekli limonata romanları, sıcak çikolata romanları, sütlü kahve romanları, absent romanları… Eh, böylece listem uzadıkça uzadı. Yakında buraya yazarım. Ama önce… Sizin de bir listeniz varsa, yazın, paylaşalım… Gerekirse tartışalım. Birlikte içip, ayrı okuyalım…
Adresi biliyorsunuz: egoistokur@gmail.com
Gülenay Börekçi
Bunlar da ilginizi çekebilir :
Roman okurken çay içmek güzel fikir ama alkollü içkileri bilemem–bana hep sohbete eşlik eder gibi gelir onlar ancak ya da sızıp kalma korkusu yaşım gereği. Ama çay iyi fikir. Hangi roman türüne hangi çayın gideceği ve bu seçimi yapanın gustosu önemli–degüstatörlük gibi bir uzmanlık dalı olabilir belki de zamanla, kimbilir…. Daha da önemlisi romanın niteliği ya da sürükleyiciliği ile çayın ters orantılı olması. Dalıp gittiğim bir romanı okurken çoğu kez çayım buz gibi olur, unutuveririm. Tersine, roman beni pek sarmadıysa bir kaç sayfa sonra bırakıp çay içmeyi yeğlerim; bu tatsız-tuzsuz romanın bir kaç sayfada bıraktığı kurşuni tadı zihnimden silebilmek için… Read more »
Harika bir düşünme konusu!
Çay ve okuma…
iki vazgeçilmezimiz..
hemen çalıştırıyoruz akıl-gönül çarklarını :)
damak tadına sağlık Gülenay güzelliği!
Benim için bütün romanlar filtre kahve (az sütlü) eşliğinde okunuyor. Alkolle romanın keyfine varamıyorum. Çay (ille de limonlu) ise daha çok TV ve bilgisayar başında… Romanları neden kahve ile okuduğumu hiç bilmiyorum. Doğrusu, bu başlığı görünceye kadar farkında bile değildim.
Hemen her kitabin yaninda buz gibi olmaya mahkum bir kahvede israrli olanlardanim.
Soru cezbetti cunku ne zaman G.G. Marquez okusam kendimi sarap icerken buldugumu fark etmistim bizaman.
Sanirim ben kitaba degil yazara gore icenlerdenim…
cevaplar için teşekkür ederim :) epey email geldi, ben de tembellik edip toparlamadım daha. ama sonuçları bildireceğim. fakat aslında haklısınız bence fatma, hiçbir romanı bir şey içerek okuyamıyorum. çay bile buz gibi olmaya mahkum oluyor ben okurken. marquez ve şarap üzerine düşünmeliyim.
Bu sinemada mısır yemek gibi bir şey. Herkes sanki bir mecburiyetmiş gibi yapar; bir sinema filmi ile mısırın arasında nasıl bir bağ varsa. Toplumsal olarak yapılan otistik bir eylem olmalı. Tabi ortada protesto edecek bir şey varsa.