Selin Özavcı: “İncitmeden kır beni!”
Gazete ve dergilerdeki müzik ve life style yazılarıyla tanıdığınız Selin Özavcı mesleği şimdilerde bağımsız olarak, daha doğrusu internette sürdürüyor.
Geçenlerde ondan Egoist Okur için bir “Efkâr Karması” hazırlamasını istedim. birkaç gün düşündükten sonra şöyle bir not gönderdi: “Konu depresyonsa, pek içine düştüğüm bir ruh hali sayılmaz. Konu efkârsa içine düşebilir hatta içinde 3-5 dakika da fazladan kalabilirim. Konu hüzünse; uzun süreli olarak yanımda kalmasına izin veririm. Bütün bu romantik hisler, hâller; oyunun bir parçası, yapacak bir şey yok! Buz gibi bir dünyaya geldik; perdenin arkasında, bütün gidişatı düzenleyen bir şey aramak bana ters. Neyse ne, neyse o… Hüzün iyidir. Hemen her ruh hali için olduğu gibi ‘hüzün’ için de önerebileceğim bir soundtrack mevcut.”
İşte Selin Özavcı’dan Hüzün Şarkıları…
Gülenay Börekçi
Selin Özavcı: İncitmeden kır beni!
A Fond Farewell, Elliot Smith
Çağdaş ozan, hüzün abidesi… Ağlamaklı ses tonu ve güçlü sözleriyle Elliot Smith… Ölüm için tercih ettiği yol yeterince hüzünlü ve yalnız. Smith’in son stüdyo albümü ‘From a Basement On The Hill’den ‘A Fond Farewell’. Hüznü bu kadar sakin anlatabilen bir şarkı daha az bulunur.
Last Goodbye, Jeff Buckley
Biten aşkı tasvir etmek ziyadesiyle zor iş. Gelmiş geçmiş en iyi veda şarkısı: İster aşk olsun konu, ister yaşam… Bugüne kadar ‘Grace’ albümünü dinlemediyseniz mutlaka dinleyin. Benim için: Grunge sularından çıkışın, ergenlik döneminden yetişkin biri gibi hissetmeye geçiş döneminin soundtrack’idir bu albüm bütünüyle.
Songs That We Sing, Charlotte Gainsbourg
Oyunculuğu kadar şarkı yorumculuğu da naif. Bu şarkının sözlerindeki naiflik, hayata dair genel bir hüzün veriyor bana nedense. ‘Acaba bugüne kadar onlar için söylediğimiz, mırıldandığımız şarkıları duydular mı?’ merak etmemek zor.
Bir Teselli Ver, Orhan Gencebay
Acının tiryakisi olduğunu söyleyen bir şarkı çok çok ağır. Tabii Gencebay’ın en az şarkının kendisi kadar hüzünlü yorumuyla birlikte.
Melancholy Man, Moody Blues
Müzik dinlemeye ilk başladığım yıllarda babam Beatles ‘Red’ albümle tanıştırmıştı beni, ben daha ilkokula bile gitmezken… Bir şey anlamayacağımı biliyordu ama ‘iyi’ müziği ne kadar erken tanırsam o kadar iyi olmalıydı. Tamamen kişisel düşüncem olarak… Babamın FM kayıtlarından birinde yer alan bu şarkı, yıllar sonra yetişkin bir kadın olduğumda daha anlamlı geliyor benim için tabii yine çok kişisel bir algıyla.
Hurt, Johnny Cash
Kendi kendini incitme ruh hali hüznün en büyüğü sanırım. Özellikle de acıyı hâlâ hissedebildiğinden emin olmak için. Çok acıklı gibi görünse de bence insana çok yakın bir durum.
Son Giden, Mor ve Ötesi
Aslında hüzün değil de yalnız hissini ağır bastıran bir şarkı. “Kimse durmaz kimse beklemez, eskitirler durduğu yerde zamanı, hayatı”… Zaman bir yerden sonra çok çabuk eskiyen bir kavram oluyor sahiden de.
Sitting on the Dock of the Bay, Otis Redding
Moda’da yürüyüş yaparken hep içimden söylediğim bir şarkı. Sonbahar olmuş, şehre hüzün çökmüş ve bir banka oturup zamanın akışını izlemek yeterli bir aktivite. Üstelik belli belirsiz bir neşe ile. Islık çalarak filan…
Break Me Gently, Doves
Valla tam olarak nasıl tasvir edeceğimi bilemediğim bir şarkı. Bir dinlemek gerek tekrar… ‘Sakin sakin, incitmeden kır beni?’ Sanırım daha önce dinlememiş olanlar için bir dinleyin demek en iyisi olacak.
Build-Up, Kings of Convenience
En sevdiğim şarkılar listesinde bolca yer ikili ile karşı karşıya gelmiş ve sohbet etme şansı bulmuş olmak, hayattaki en büyük keyif anlarımdan biriydi. ‘Build-Up’ hüzün veren bir şarkı bana. Su gibi akan bir şarkı, su gibi akan kısa sözleriyle yeterince özetliyor.
Subscribe
0 Comments
oldest