Egoist okur

Arzu nesnesi eski takıları gün ışığına çıkaran Uniqera Vintage

Ceyda Subaşı, dünyanın dört bir yanından getirdiği vintage ya da antika takıları Uniqera Vintage markası altında internet ve Instagram üzerinden takipçileriyle buluşturuyor uzun süredir. Instagram’da keşfettiğimden beri, Uniqera Vintage’ın sayfasına ve sürekli değişen koleksiyonuna bakmadığım gün yok.

Ceyda’nın Kapalıçarşı’dan takı ustalarıyla birlikte oluşturduğu bir el yapımı takı koleksiyonu, yani Artisan by Uniqera Vintage var bir de. İçine iki minicik fotoğraf koyabileceğiniz kırmızı mineli kalp öyle güzel ki. Fabergé yumurtalarını andıran armalı mavi kolye ve Külkedisi’nin arabasına benzeyen tasarımıyla çok sevdiğim göz alıcı yeşil kolye de öyle. Üçü de minik ama harikulade objeler.

Vintage ve el yapımı ürünlerin kullanımının yaygınlaşmasını arzulayan Ceyda Subaşı ile bir söyleşi yapmak istediğimde bilmiyordum ama meğer kendisi iki kitabı olan bir yazarmış aynı zamanda. Olsun, bu vesileyle öğrenmiş oldum. Kitaplarının ilki, hayatın tekdüzeliğinden sıkılan ve işini gücü bırakıp Paris’te kendine yeni bir hayat kurmayı deneyen genç bir kadının hikayesi, “Aşk Olsun Paris”. (Ceyda’nın da geçmişte bir müddet Paris’te yaşadığını düşünürsek, muhtemelen aslında anlatılan biraz da onun hikayesi.) İkincisiyse, “Çam Fıstığı” adında bir çocuk kitabı.

Ama bu röportajda kitaplardan değil takılardan, geçmişin takılarını niye sevdiğimizden konuştuk daha çok. Okuyunuz…

BUTON ŞEYLER: “Her düğme bir hazine kutusu”

Uniqera Vintage ürünlerini görebileceğiniz Instagram adresi için link: Uniqera Vintage / Artisan by Uniqera Vintage

Ceyda Subaşı: “Eskiye düşkünlüğüm hep vardı ama Uniqera Vintage sayesinde tutkuya dönüştü”

Ben sahaf dükkanlarında kendimi çok mutlu hissederim. Rafları karıştırırken bir kitap ansızın beni kuvvetle yanına çağırır, “dokun bana, eline al, oku,” der. Bazen sevdiğim bir yazarın bilmediğim bir kitabı olur bu, bazen içindeki bir cümleye vurulurum, bazen de ne bileyim sadece adını, kapağını ya da tasarımını beğenirim. Vintage takıların da size güzel gelmesinin tek sebebi eski olmaları değildir sanırım. Onlarda sizi çeken ne tam olarak?

Vintage takıların bir kısmı üretildiği dönemin izlerini taşıyor. Örneğin art deco bir kolye gördüğünüzde onun hangi döneme ait olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bu izleri görebildiğim parçalar beni etkiliyor. Özgünlük, herkeste olmayacağını bilmek de cabası. Bir de kaliteli olanı uygun fiyata alabilme konusu var. Dolayısıyla Dior, Givenchy gibi markaların ürünlerine veya markasız da olsa kaplaması vs. kaliteli olan ürünlere ulaşılabilir fiyatlarla sahip olabilmek bana çok cazip geliyor. Birçok takipçimin de aynı fikirde olduğunu görüyorum.


Vintage takı ve aksesuar tutkunuz nasıl, ne zaman başladı? Sahip olduğunuz ilk vintage takıyı anlatır mısınız?

Oldum olası eskiye düşkünlüğüm vardı ama tutkuya dönüşmesi karşıma çıkan fırsatlar sayesinde oldu. 2008 yılında Paris’te yaşadığım dönemde vintage satan mağazalarla tanıştım. Henüz İstanbul’da yaygın olan bir kültür değildi . Bir vintage mağazasında görüp karşı koyamadığım Givenchy kolye sayesinde koleksiyonum başladı. Fruit salad denilen tarzda, renkli cam figürler ve incilerden oluşan bir kolye. Kişisel koleksiyonumun gözbebeği diyebiliriz.

Koleksiyonunuzdaki takıları nereden buluyorsunuz, alırken seçiminizi hangi ölçütlere göre yapıyorsunuz?

Çoğunlukla Avrupa ve Amerika’daki vintage ya da antika aksesuar satıcılarından buluyorum. İlk başlarda biraz zorlanıyordum ama artık sürekli ürün aldığım ve benim için araştırıp ürün bulan belirli kontaklarım oluştu. Her ürünü sanki kendime alıyormuşum gibi seçiyorum. Şimdiye kadar beğenmediğim hiçbir parçayı sadece satılma potansiyelini düşünerek almadım. Onun dışında çok yıpranmamış olmalarına dikkat ediyorum. Müşterilerim arasında ürünlerdeki yaşanmışlığı görmek isteyenler olduğu gibi sıfır ürün görünümünde, bakımlı olsun diyenler de var. Nadir bulunan veya antika değeri kazanabilecek parçalar bulduğumda kaçırmamaya çalışıyorum. Koleksiyoner müşterilerim bu tarz özel ürünlere oldukça ilgi gösteriyor.

Vintage takı alan biri nelere dikkat etmeli? Bitpazarları, ikinci el satan dükkanlar, internetteki ikinci el ürün pazarları… Bunlardan alışveriş etmenin avantajları ve dezavantajları neler olabilir?

Her geçen gün artan bir rekabet olduğu için maalesef özellikle internet ortamında Çin’den bijuteri getirip vintage diye satan sayfalar olduğunu görüyorum. Vintage stili başka, vintage başka bir şey. Buna dikkat etmek lazım. Eğer ürün vintage değilse bunu vintage diyerek satamazsınız. Kişisel kullanım için bijuteri alabilirsiniz ama bir vintage takı koleksiyonunuz olmasını istiyorsanız ya da ilerde değerlenebilecek parçalar toplamak istiyorsanız bu tarz bijuteriler yanlış seçim olacaktır. Bunun haricinde hem yurt içinde hem de yurt dışında işini çok güzel ve etik bir şekilde yapan, benim de severek takip ettiğim satıcılar var. Onlar zaten o güveni veriyorlar, anlayabiliyorsunuz… Damgalı olan ürünler gerek markası gerekse üretildiği dönemle ilgili bilgi veriyor. Damgasız olanların vintage olup olmadığını ancak bu konuda tecrübeliyseniz kullanılan malzemesine, kaplamasına bakarak anlama şansınız var. Yeterli tecrübeniz yoksa da güvendiğiniz satıcılardan alışveriş yapmanızı öneririm.

Uniqera Vintage koleksiyonu her geçen gün değişiyor ve her takıdan tek bir tane oluyor. Bu yüzden sayfanıza sürekli, bakmak, kontrol etmek şart çünkü gelen parça daha ilk anda satılabiliyor. İlk görüşte âşık olduğum bu markayı kurarken amacınız neydi?

Ne mutlu bana ki sizin ilginizi çekip sevginizi kazanabilen bir markam olmuş. Ben de aşkla ve yoğun bir istekle bu markayı kurduğum için size yansımış olabilir :) Kurumsal hayatta satış-pazarlama, satın alma ve dijital medya yönetimi tecrübelerim var. Bu tecrübelerimi tutkum olan bir alanda değerlendirerek hayatım boyunca beni mutlu edecek bir iş yapmak istedim. Bu işin vintage takı satmak olduğuna emin olunca fazla düşünmeden Uniqera Vintage’ı kurdum. İyi ki de kurmuşum :)

Uniqera Vintage’ın gördüğü ilgi sizi şaşırttı mı, yoksa bu beklediğiniz bir şey miydi?

Açıkçası bu kadar ilgi ben de beklemiyordum çünkü ülkemizde vintage kültürü henüz sadece çok küçük bir kesim tarafından benimsenmiş durumda. Ancak batı ülkelerindeki durumu görünce Türkiye’de de neden olmasın diye düşündüm. Sanırım markayı başarılı yapan benim buna inanmam ve çok çalışmam. Ürünleri tanıyabilmek için okuyorum, araştırıyorum, çok fazla ikinci el mağazası/pazarı geziyorum (her ne kadar pandemi döneminde biraz sekteye uğrasa da) ve en güzel parçaları bulmaya çalışıyorum. Bu da her geçen gün markamın gelişmesine ve yeni müşteriler kazanmama olanak sağlıyor.

“Artisan by Uniqera Vintage sürdürülebilirlik felsefesiyle ürettiğim bir koleksiyon”

Sırada Artisan by Uniqera Vintage var. Uzun süredir bu proje üzerinde çalıştığınızı biliyorduk ama ortaya bu kadar güzel ve orijinal işler çıkacağını düşünmemiştik. Fikir nereden çıktı? Bu çok güzel üç kolyeyi kimler üretti?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Çok emek verdiğim bir işin sonucunda böyle güzel yorumlar almak beni inanılmaz mutlu ediyor. Vintage ürünlerin tek olması satın almaya teşvik etse de satıldığı zaman müşterilerimden bana gelen “Yine kaçırdım, ne olur aynısından bir tane daha getirin,” şeklindeki mutsuz mesajlar ciddi manada bu konuda ne yapabilirim diye düşünmeye itti beni. Bunun üzerine her zaman benimsediğim sürdürülebilirlik felsefesiyle bir koleksiyon yapmaya karar verdim. Sürdürülebilirlik kavramının kapsamı geniş. Vintage/ikinci el ürünler sayesinde elimizde olanı değerlendirerek, üretimi azaltabiliriz ve bu şekilde çevreye duyarlı olarak daha yaşanılabilir bir dünya sağlayabiliriz. Tüketim toplumunda üretimi tamamen sıfırlamak gibi bir şey söz konusu değil. Bu durumda yapılan üretimlerin çevreye zarar vermeyecek şekilde yapılması da sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Ben de fabrikasyon ürünler yerine el yapımı bir koleksiyon oluşturmak istedim. Uzun bir ar-ge sürecinden sonra Kapalıçarşı’daki takı ustalarının elinden bu üç ürünlük koleksiyon çıktı. Her biri, eski zanaatlarımızdan olan mine işi kullanılarak elde üretildi. Sürdürülebilir ve daha yeşil bir dünya için farkındalık yaratmak adına, her zaman kullandığımız kırmızı ve lacivert kadife keseler yerine yeşil renk kadife keseler kullanıp, sürdürülebilirliği anlatan koleksiyon kartları hazırladık ve müşterilerimizle buluşturduk. Sonuçlarının çok güzel olması bizi çok mutlu ediyor.

Yeni parçalar üretmeye devam edecek misiniz?

Açıkçası, bu üç ürünle sınırlamak istiyordum ama gelen talepler devamının gelmesine yönelik çalışmaya itti beni. Evet, çok yakında yeni parçalar gelecek ancak hiçbir zaman vintage ürünler kadar yoğun bir portföy oluşturmayı planlamıyorum. Bu ürünleri devamlı stokta bulunabilir nitelikte tutarak müşterilerimi mutlu edecek ek bir ürün grubu olarak düşünüyorum :) Esas ve daimi amacım, pandeminin de son bulmasıyla, daha rahat gezerek dünyanın farklı yerlerinden vintage ürünler toplayıp takipçilerimle buluşturmaya devam etmek.

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments