Kütüphanenizde bulunması gereken 13 sinema kitabı
Klasikler, ustalar, kült filmler ve en yeniler… Bu haftanın kitapları beyazperdeye dair. kimileri dünya sinemasının dev eserlerine dair, kimileri de senaryo yazım tekniklerini gösteriyor. Sinema severler için 13 kitaplık küçük bir okuma rehberi…
Büyük yönetmenler
Tarkovski, Bergman, Kubrick, Truffaut
Yazmıştım daha önce; insanlar ikiye ayrılır, Tarkovski filmlerini sevenler ve Tarkovski filmlerini sevmeyenler… Çağdaş İngiliz edebiyatının mühim isimlerinden Geoff Dyer, benim gibi Tarkovski sevenlerden. Hatta 1979 tarihli “Stalker”dan yola çıkarak “Zona” adlı bir kitap yazdı ve sadece filmi analiz etmekle kalmayıp Tarkovski’nin çocukluk yıllarından, sinemanın gücünden, yönetmenin bir vakitler kaybettiği bir “çanta”nın sırrından ve saplantıyla sevdiği filmin prodüksiyon sürecinden bahsetti. (Zona, Geoff Dyer)
“Gerçek bir sanatçı deney yapmaz, bulur. Bulamazsa, bütün çalışması mahvolur” diyen bu büyük yönetmene dair bir diğer kitapsa “Kayıp Umudun İzinde” adını taşıyor. Babek Ahmedî’nin yazdığı ve Küre Yayınları’ndan çıkan kitap, “Sinemacılık çok karmaşık bir tür şairliktir” diyen Tarkovski’nin dünyasını özel ve derin boyutlarıyla incelerken, okuru da bu yolculukta yeni kapılar, anlamlar ve hakikatler aralamaya davet ediyor. (Kayıp Umudun İzinde, Babek Ahmedi)
Bir tane daha… Thorsten Botz-Bornstein’in, Tarkovski, Bergman, Sokurov, Kubrick ve Wong Kar-wai’dan yola çıkarak yazdığı “Filmler ve Rüyalar”. Metis etiketli kitapta yazar, Tarkovski’nin estetik rüya fenomenlerini işleyerek geliştirdiği gerçekçilik karşıtlığını, Sokurov’un modern imaj ideolojisine yıkıcı saldırılarını, Arthur Snitzler’in alışılmış olanı nasıl tekinsize dönüştürdüğünü, Kubrick’in bu yapısal modelden nasıl kaçındığını ve Wong Kar-wai’nin parodileştirilmiş kapitalizm manzaralarını ele alıyor. (Filmler ve Rüyalar, Thorsten Botz-Bornstein)
Bir yönetmen kitabı daha tavsiye edeceğim. Ama önce birkaç ayrıntı… Fransız Yeni Dalga akımının kurucularından biri olan ünlü yönetmen François Truffaut 1984’te öldüğünde geride “400 Darbe”, “Vahşi Çocuk”, “Jules ve Jim”, “Siyah Gelinlik”, “Adele H.’nin Öyküsü, “Güneşte Gece” ve “Son Metro” gibi önemli filmler bıraktı. Oysa gençliğinde yola sinema eleştirmeni olarak çıkmış, yönetmenliğe daha sonraki yıllarda geçişti. Cahiers du Cinema başta olmak üzere dönemin önde gelen dergilerinde zekice ve zarif bir üslupla kaleme aldığı yazıları nihayet okuyabilmek şahsen benim için heyecan verici. Truffaut’nun Hitchcock, Welles, Chaplin, Cocteau ve Bergman gibi ustalara duyduğu hayranlığa ve sinemaya duyduğu tutkulu aşka şahit olmak istiyorsanız, “Hayatımın Filmleri” adlı makaleler derlemesini siz de okuyun; pişman olmayacaksınız. (Hayatımın Filmleri, François Truffaut)
Klasikler
Alfred Hitchcock ve Orson Welles’den iki başyapıt
Alfa Kitap’ın filmler serisini es geçemeyiz. Bu ufacık ama dolu kitaplar popüler filmler ya da sinema tarihinin önemli yapıtları üzerine kapsamlı birer analiz. İki tanesi bilhassa söz etmeye değer…
Kimilerinin tüm zamanların en iyi filmi saydığı “Yurttaş Kane” ve bir süre önce Kane’in tahtını zorlayan “Vertigo”. Kitapta, Orson Welles’in ünlü filmi siyasal geçmişi ve tarihsel bağlamı içinde ele alınıyor, psikanalitik açıdan inceleniyor. (Yurttaş Kane, Laura Mulvey)
Sinema tarihinin zirvelerinden “Vertigo”ya gelince; iki hasarlı ruhun çarpışmaya benzer karşılaşmasını ve aşkını anlatan hikayesiyle, Alfred Hitchcock’un bugüne dek çektiği en kişisel film sayılıyor. Kitap da işte bu filmin seyirci üzerindeki büyülü etkisini çözmeye çalışıyor. (Vertigo, Charles Barr)
Senaryo yazarlığı
Senaryo yazmak isteyenler için yol haritası
Okuyan Us Yayınları’ndan çıkan müthiş bir kitap ve senaryo yazımının sırları… Hem de George Lucas’ın fenomen filmi “Yıldız Savaşları” ışığında.
Büyük Hollywood firmalarına öykü danışmanlığı yapan Christopher Vogler, “Yazarın Yolculuğu” adlı kitabında, nasıl iyi bir öykü yaratılacağını, milyonlarca kişiyi etkileyebilecek bir senaryonun hangi yöntemlerle yazılacağını, karakter yaratmanın ve olay örgüsü kurgulamanın yollarını anlatıyor. Joseph Campbell ve Jung’un çalışmalarından yola çıkarak, bir öykü anlatmanın binlerce yıldır değişmeyen temel ilkelerini ayrıntılarıyla ele alan Vogler, mitolojinin derinliklerine uzanan kökleriyle günümüz öykücülüğü ve film senaryoları arasındaki ilişkiyi, bütün okurlar tarafından rahatlıkla takip edilebilecek bir dille anlatıyor. (Yazarın Yolculuğu, Christopher Vogler)
Türler
Korku, fantastik, bilimkurgu
Kolektif Kitap’ın “sinemaya Giriş” serisi de size önereceğim kitaplar arasında. İlki Brigid Cherry’nin imzasını taşıyan “Korku”. Korku sinemasına kapsamlı bir şekilde bakarak türün nasıl işlediğini irdeleyen Cherry, korku türünde çeşitli kimlik gruplarının nasıl temsil edildiğine, toplumsal kaygıların nasıl işlediğine ve toplumun korkuyu nasıl algıladığına değinerek, korku sinemasının toplum ve kültür içindeki rolünü masaya yatırıyor. (Korku, Brigid Cherry)
Jacqueline Furby ve Claire Hines’in yazdığı “Fantastik” ise fantastik sinemanın mit, efsane ve peri masallarıyla ilişkisini araştırırken toplumsal cinsiyet, ırk, psikanaliz, teknoloji, hikaye anlatımı ve temsil, görüntü, gerçekçilik, uyarlama ve zaman arasındaki bağlantıları da mercek altına alıyor. (Fantastik, Jacqueline Furby ve Claire Hines)
“Bilimkurgu”ya gelince… Mark Bould, bilimle teknoloji arasındaki ilişkiye dair sorular soruyor; özel efektlerin anlam ve etki üretmede oynadığı role bakıyor, ayrıca bu türün sömürgecilik, emperyalizm ve neoliberal küreselleşme söylemlerini nasıl yeniden üretip ifade ettiğine dair bir yol haritası çıkarıyor. (Bilimkurgu, Mark Bould)
Eleştiri
Seyircinin beyazperdeyle ilişkisi
Eadweard Muybridge’in arka arkaya çektikten sonra hareketlendirerek film haline getirdiği fotoğraflardan günümüzün başdöndürücü teknolojisine kadar uzanan bir çizgide ilerleyen bir kitap var elimde. Adı, “Filmler Hayatımızı Nasıl Etkiler” Sıradan bir sinema tarihi kitabı değil bu. Beyazperdede izlediğimiz filmlerin büyüleyici ışığından da söz ediyor David Thomson, Hollywood’un parlak ama kirli dünyasında perde arkasında konuşulanlardan da… Stüdyo yöneticileri, yıldızlar, yaratıcılar ve zanaatkârların işbirliğinin sonucunda ortaya çıkan bu sanat dalının bugün bilgisayar oyunları teknolojisini kullanır hale gelmesi de kitapta ele alınan konulardan. En önemlisiyse şu: Thomson, filmlerin bize ne yaptığını, hayal kurmamıza nasıl yardım ettiğini sorguluyor ve “Neden izliyoruz?” sorusunun cevabını arıyor. Bir vaadi var: Görmek için bakanlar için hâlâ anlayabilme umudu var. (Filmler Hayatımızı Nasıl Etkiler, David Thomson)
Analiz
Filmlerin hatırlattıkları, gösterdikleri, sordurdukları
Kadınlar ve genç kızlar, azınlıklar, Kürtler, kent yoksulu erkekler, yerlerinden yurtlarından edilip büyük kentlere tıkıştırılanlar, Afrikalı göçmenler, eşcinseller, deliler, travma mağdurları, yaşlılar, ailesini katliamlarda kaybedenler, kötü bir eğitimin içinde yönünü kaybeden gençler, engelliler… Bütün bu madunlar sinemamızın ürettiği son dönem filmlerinde kendilerine daha önce görülmedik ölçüde yer buldular. Üstelik ana karakterler olarak ve filmlerin merkezine yerleşerek, dahası içinde yaşadığımız topluma dair önemli kültürel, sosyolojik sözler söyleyerek… Hüseyin Köse ve Özgür İpek’in hazırladığı “Gözdeki Kıymık”, tam da bu konuyu ele alıyor. Söz konusu karakterlerin filmlerdeki imgelerine, seslerine ve temsil biçimlerine yakından bakan kitabın adı, felsefeci Adorno’nun “Gözdeki kıymık en iyi büyüteçtir” sözünden geliyor. (Gözdeki Kıymık, Hüseyin Köse, Özgür İpek)
Yine Metis Yayınları’ndan çıkan bir diğer kitapsa, “Filmlerle Hatırlamak” adını taşıyor. Sevcan Sönmez’in imzasını taşıyan kitapta önemli sorular soruluyor: Geçmişimizdeki toplumsal travmalarla yüzleşmek için filmler sağlam birer araç mıdır? Filmler aracılığıyla hatırlamak, yüzleşmek, anlatmak, yas tutmak, iyileşmek mümkün müdür? Üzerimize geçirilmiş inanç ve ideolojilerden kurtulmak adına filmler bize bir imkân sunuyor mu? Bu konuda sinemadan ne bekleyebiliriz? Cevapları birlikte düşünebiliriz… (Filmlerle Hatırlamak, Sevcan Sönmez)
Kadın
Beyazperdenin kadınlarına dair her şey
Sinemada kadın hikayeleri; kadınların filmler aracılığıyla beyazperdeye yansıyan korkuları, kaygıları, kıskançlıkları, öfkeleri, yasları, intikam arzuları, boyun eğişleri, mutlulukları, arayışları ya da nevrozları… Doruk Yayınları etiketli “Sinemada Kadın Psikolojisi”, filmlere kadınlar açısından bakıyor. Romantik ilişkileri, aşkı, evliliği, hamileliği, doğumu ve anneliği de ele alıyor, ruhu kıskıvrak bağlayan terk edilme kaygısını, daha sert bölümlerde cinsel istismar ve tecavüzü hatta şiddeti de… Çalışma hayatındaki işçi ya da yönetici kadınlara da bakıyor sonra. Anne kız ilişkilerinden hasta terapist ilişkisine kadınlar arası ilişkilere eğiliyor. Depresyon, zeka geriliği, çoğul kişilik bozukluğu, madde bağımlılığı, seks bağımlılığı, yeme bozukluklarıyla kadınlar başrolde. Sinemadaki kadın seri katiller bile var kitapta. (Sinemada Kadın Psikolojisi, Tarık Solmuş)
Gülenay Börekçi
Subscribe
0 Comments
oldest