Metin Kaçan öldü. Yaşasa “Rüyalar Kitabı”nı yazacaktı…
İntihar. Yazması kolay, telafuz etmesi çok zor kelime. Bu kaçıncı, ben de bilmiyorum. Öyle dayanıklılık eşiği falan da yükselmiyor insanın, zamanla… Halim yok, diyeceğim sadece şu: Bir yazar en çok okunmak ister. O yüzden size Ağır Roman’ı, Fındık Sekiz’i, Harman Kaplan’ı, Adalara Vapur’u, Cervantes’in Yeğeni’ni; yani Metin Kaçan’ın eserlerini, sesini, dilini hatırlatacağım.
Gülenay Börekçi
Rüyalar Kitabı’nı yazacaktı
İki kış önceydi. Arkadaşım Füsun Saka 50 yaşın ne anlama geldiğini soruyordu yazarlara, oyunculara. “Metin Kaçan da 50 yaşındaymış, ona sen sorar mısın” demişti. Metin’le son konuşmamız o gündü. Şöyle demişti:
“50 yaşında, olgun ve işlerini yoluna koymuş biri olmayı hayal ediyordum. Şimdi bakıyorum da ne büyük bir çocuklukmuş bu hayal. Genç yazar meselesi şu an bulunduğum yerden öyle saçma ve budalaca gözüküyor ki… Hayatında yarım asrı geride bırakmak, sadece daha tecrübeli bir salak olduğunu hissettiriyor insana. Heyecanlarıma gelince; eskiden heyecan duyduğum şeylere karşı daha da heyecanlıyım. Tek fark bunun artık yapay bir heyecan olması. Bu yaşımda yeni bir şeye başlamak ister miyim? Aslında, yazarak yaşamı idame etmek, her kitapta değişik karakterler yaratmak sürekli değişimin ta kendisi… Bundan sonra hayatı aşk içinde yaşamak için coşkulu eserler yazmaya çalışıyorum. Kapadokyalı Ermeni papazın çocuklarının İstanbul’daki enteresan yaşantılarını anlatan bir roman; “Rüyalar Kitabı” olacak adı… “Hu Dede” isminde sevgili Fahrettin Dal ile planladığımız bir kitap var, onu da yazmak istiyorum. Son kitap projem ise cinsel konularda profesyonel bir karakterin dramı. Sinema olarak da bütçeyi tamamlayabilirsem ‘Fındık Sekiz’ romanımı yaza hayata geçirmeyi planlıyorum.”
Subscribe
0 Comments
oldest