Vampirler ve tekinsiz aşk romanları
Alacakaranlık. Şehir Ölüsü. Gündüz Ölüsü. Lanetli Sevgili. Uğursuz. Müthiş ve Korkunç Güzel. Vampir Akademisi. Kemikler Şehri. Ölümcül Oyuncaklar. Aşk ve Gurur ve Zombiler. Gaddar birkaç korku filmi diye mi düşünüyorsunuz? Fena halde yanıldınız. Bunlar, günümüz genç kızlarının iç geçirerek okuduğu, okuduktan sonra hayallere daldığı yeni jenerasyon aşk romanlarından sadece birkaçı.
Gülenay Börekçi
Kahramanları vampirler ve bilumum tekinsiz mahluklar olan yeni jenerasyon aşk romanları
Beyaz atlı prenslerin yerini beyaz tenli vampirlerin ve bilumum tekinsiz mahluğun aldığı yeni aşk romanlarının kahramanları derin ama parlak olmayan, güzel ama gösterişten yoksun, son derece sıradan genç kızlar. Karşılarına da vampirler, zombiler, kurtadamlar, büyücüler ve aşk romanlarında erkek de olabilen periler çıkıyor. Bunlar kimi zaman iyi karakterler, kimi zaman da adları üstünde karanlık ve kötücül, ama işte duruma göre genç kızımız bunlardan birine aşık oluyor ve hayat artık onun için bambaşka bir şey haline geliyor. Egzotik, soluk kesen, heyecanlı, tatlı bir biçimde tehlikeli ve ancak zıtların birlikteliğinin yaratacağı türden tutkulu…
Tehlike boşuna değil… Son yılların yayıncılık fenomeni sayılan ve yayınlandığı bütün ülkelerde satış rekorları kıran Alacakaranlık dizisini düşünün mesela… Aşık olduğun adam her an senin ölümüne veya başkalaşım geçirip bir vampire dönüşmene yani karanlık tarafa geçmene sebep olabilir. Bir de tabii korunup kollanma meselesi var, o adam seni o kadar seviyor ki, kılına bile zarar gelsin istemiyor, o yüzden de büyük bir fedakarlık yaparak sana dokunmamayı göze alıyor. Eh, bunda da zorlanıyormuş gibi gelmiyor doğrusu bana pek, nihayetinde o, yüzyıllardır sağ kalmayı başarmış bir vampir, yani beklemeyi, sabretmeyi herkesten iyi biliyor…
Ne bileyim, hayatın evden, okuldan, anne baba dırdırından, upuzun üniversiteye hazırlık saatlerinden ibaret olduğuna inanan genç bir kız olsam, ben kesinlikle tav olurdum bu romanların bana sunduğu dünyaya…
Sex & the City çağı vampirleri
Vampirler egoist mahluklardır, kendilerinden başka bir şeyle, başka biriyle ilgilenmezler. Niçin ilgilensinler ki, yüzlerce yıl içinde sayısız badire atlatmış, hep tehlikenin kıyısında yaşamış, birçok ölüme tanıklık edip birçok kişinin ölümüne sebep olmuşsanız, sizden başka her şeyin gelip geçici olduğunu çok iyi biliyorsunuz demektir.
Eskiden ‘vampir romanlarının kraliçesi’ olarak anılan Ann Rice’ın Vampirle Görüşme ya da Vampir Lestat romanlarının özünde tam da bu bakış açısı vardı. Rice’a göre 20. yüzyılın görkem, parıltı, şan, şöhret ve tüketim aşkının kokusunu almış bile olsa, bir vampir için seks karın doyurmaya yarayan bir araçtı ve kan kokusu her şeyden daha fazla iştah açıcıydı. Bu yüzden tüm vampirler yalnızdı, ve yine bu yüzden kendileri gibi vampir değilse eğer, hiç kimseye aşkla bağlanamazlardı. Romanlarında karanlık, erotik ve melankolik bir evren yaratan Ann Rice bu yüzden 80’lı yılların pop ikonlarındandı.
Lakin Sex & the City’nin, Gossip Girl’ün, Britney Spears ve Justin Timberlake’in egemen olduğu yeni pop kültür evreninde bu karanlık imgelerin pek yeri yok. Dolayısıyla vampir romanlarının da ev kızından hallice görünümlü yeni bir kraliçesi var artık: Stephenie Meyer, yani Alacakaranlık dizisinin yaratıcısı.
Ve Alacakaranlık şu sıralar dünyada ve bizde tüm genç kızların en şık el kitabı.
“Beyaz dizi” romanlar kadar sığ ve kötü
Amerikalı eleştirmen Roger Ebert Alacakaranlık dizisindeki kızın erkek kahramana sürekli olarak “Hayatımda senin kadar güzel bir şey görmedim, senin için ölebilirim” gibi şeyler söylediğini anlatıp soruyor: “Dizi boyunca erkek kıza bir kere olsun böyle bir şey söylemiyor. Bu size tuhaf gelmiyor mu?” Çevirmen ve film eleştirmeni Kutlukhan Kutlu da onunla aynı fikirde…
Harry Potter kitapları da dahil birçok fantastik kitabı Türkçe’ye çeviren Kutlukhan Kutlu’ya göre beyaz ve pembe dizilerin gözden düşüp vampirli, zombie’li, kurtadamlı, perili aşk romanlarının popüler olmasının altında yatan sebeplerden biri de son yıllarda okurun gerçek üstü olana aşinalığının, hatta toleransının artması. Ama bu yalnızca üsluba, atmosfere dair bir durum. Zira gerçek dışılık açısından beyaz dizilerle fantastik aşk romanları birbirlerine öyle benziyor ki! Her ikisinde de gerçekleşmesi mümkün olmayan hikayeler anlatılıyor. Tek fark şu; birinde bütün bunlar yaşanabilirmiş numarası yapılırken, ötekinde yaşanamayacağı baştan kabullenilmiş.
“Çok gençken para kazanmak için beyaz dizi çevirirdim. O beyaz dizi çevirileri tuhaftır, kafanıza göre takılırsınız, canınız isterse atlarsınız, bir nevi çevirdiğiniz romanı bu ülkedeki hedef okur kitlesinin zevklerine göre yeniden yazarsınız. Beyaz dizilerde başka aşk romanlarında olmayan bir şey vardı, yazar erkek kahramanı fiziksel olarak uzun uzun tarif ederdi. Son derece beylik ifadelerle yapardı bunu, bazen mavi, yaşil ya da siyah ama çoğunlukla gri gözlü olan bu erkeklerin çeneleri, burunları, alınları, omuzları, bacaklarının tarifine sayfalar ayrılır, bir bakıma erkek nesneleştirilirdi. Kısaltma yaparken bu bölümleri hiç kesmemek gerektiğini bir şekilde hissetmiştim, sanırım o kitapların okurları için erkek kahramanın ayrıntılı tasvir edildiği bu sayfalar önemliydi. Son derece kötü yazılmış olduğunu düşündüğüm Twilight kitaplarında da erkek kahramanın olağanüstü cazibesi, güzelliği, becerileri uzun uzun anlatılırken, kız çok daha sıradan biri olarak sunuluyor. Yani kız özdeşleşmek, erkekse bir üstün insan hayali kurmak için. Henüz cinsel tecrübesi olmayan yeniyetme kız çocuklarının bu kitapları niçin heyecanla okuduğunu gösteren bir şey olsa gerek bu.”
Fantastik aşk romanları
Vampir Lestat: Ann Rice’ın en ünlü yapıtlarından biri. Çok seksi ve iç gıcıklayıcı… Üstelik türün edebiyat lezzeti taşıyan örneklerinden. Lestat, daha sonra yazılan Vampirle Görüşme’nin de kahramanı.
Aşk ve Gurur ve Zombiler: Jane Austen’ın başyapıtı Aşk ve Gurur’un zombili versiyonu. İyi yazılmış, eğlenceli bir ironi. Üstelik Austen ruhuna yakışacak kadar sıkı bir feminist üslup taşıyor.
Alacakaranlık: Son beş yılın yayıncılık fenomeni. Sadece kitapları değil, filmleri hatta poster kitaplarıyla da çok gözde.
Şehir Ölüsü ve Gündüz Ölüsü: True Blood adlı hip diziye ilham veren Charlotte Harris imzalı kitaplar. Rüzgar Gibi Geçti’nin vampirli versiyonu da denebilir. Zihin okuma becerisine sahip Soakie adlı genç kız yakışıklı mı yakışıklı, üstelik zihnini okuyamadığı bir erkekle tanışıyor. Hayatı boyunca beklediği erkek. Ama bir vampir.
Lanetli Sevgili: 21. yüzyılın perili ve entrikalı romansı. Kadim gizli yasalarla modern çağ genç kızının beklentileri çatışırsa ne olur fikrinden yola çımılarak yazılmış. Dokuz yüz yıldır kraliçesini arayan bir peri kralına aşık olan genç kızın hikayesi.
Gülenay Börekçi, Habertürk
Subscribe
0 Comments