Egoist okur

Paul Auster’dan şahane bir yeni yıl hediyesi

2011’e veda ederken Egoist Okur’un mesajı kısa: 2012’de hepinize sağlık, mutluluk, huzur ve aşk diliyorum. Yeni yıl sıkıntısız geçsin, bir de güzel kitaplarımız olsun, yeter… Tabii aranızda daha uzun, daha dolu dolu bir yeni yıl mesajı isteyenler olabileceğini de düşünmüyor değilim. Onlara  da harikulade bir yeni yıl hikayesi yazan Paul Auster’a kulak vermelerini tavsiye ediyorum.

Paul Auster’dan şahane bir yeni yıl hediyesi

“Sayıların hiç önemi yok. John Milton’un ‘Kayıp Cennet’i ilk yayınlandığında kaç kişi okudu onu? İki yüz? Üç yüz? Bir kitap, tek bir okuru olmuşsa bile eğer, üzerine düşeni yapmış demektir. Kitapların yeri niye doldurulamaz biliyor musunuz, çünkü birbirine bütünüyle yabancı olan iki insanın, olabilecek en mahrem karşılaşmayı yaşayabileceği kitaplardan başka bir yer yoktur. Hikaye anlatmak bu yüzden bir ihtiyaçtır.”

İşsiz güçsüz, daha kötüsü yetenekleri konusunda gayet şüpheli bir yazar olsanız ve bir gün ansızın New York Times’dan arayıp Noel’de yayınlamak üzere size bir öykü sipariş etseler, ne yapardınız? Ben düşündüm, düşündüm, bilemedim. Şimdi elimde duran incecik kitabın kahramanıysa teklifi düşünmeden reddediyor.

Lakin New York Times’çılar ısrarlı, “Bu yıl Noel hikayemizi siz yazacaksınız” diye dayatıyorlar. Yazarımız da karşı koyamayarak ‘peki’ diyor. İyi de, şimdi ne olacak, ne yazacak bu adam? Hadi gafiller neyse de, ‘farkında olanlara’ acımak gerek. Bir kere yazacağı şeyin kati surette büyük ustaların öyküleriyle boy ölçüşemeyeceğini biliyor. Dahası ince zevkleri var, alışılmış duygusal Noel öykülerinden nefret ediyor. Öyleyse? Brooklyn dolaylarındaki bir puro dükkanında tezgâhtarlık yapan arkadaşı Auggie Wren’e açıyor derdini. Külkedisi masalındaki iyilik perisi gibi parlak, ışıklı gözleri olan Auggie, “Bir Noel hikâyesi mi?” diyor, “Dert ettiğin şeye bak! Bana bir öğle yemeği ısmarla, ben de sana dünyanın en güzel Noel öyküsünü anlatayım. Üstelik her kelimesi gerçek, emin olabilirsin.”

Auggie Wren’i hatırlarsınız. Paul Auster’ın Wayne Wang’le birlikte yönettiği ‘Duman’ filminin Harvey Keitel görünümlü kahramanı o. Oturup içinde kayıp bir cüzdan, bir fotoğraf makinesi, yapayalnız kör bir yaşlı kadın ve planlanmamış bir Noel yemeği bulunan hikayesini anlatıyor. Bildik bir hikaye, bir yandan da yepyeni. Usta anlatıcılar böyledir, en iyi bildiğiniz şey bile onların dilinden bambaşka anlamlarla çıkar. İyi öyküleri, romanları bu yüzden tekrar tekrar okumak isteriz.

‘Auggie Wren’in Noel Hikayesi’ de aynen böyle. Hem Auggie harikulâde bir hikaye anlatıcı olduğu için, hem de Paul Auster onun eş ruhu, alter ego’su olduğundan…

Auggie bir Noel günü oynadığı ve hiç tanımadığı kör bir yaşlı kadının da gönüllü olarak kendisine eşlik ettiği tuhaf bir oyunu anlatıyor. O da, kadın da yalanların hayatı güzelleştiren şeyler olabildiğini çoktan anlamışlar. Adam kadının içine hapsolduğu karanlığı bir gece için bile olsa torunuymuş rolünü üstlenerek aydınlatıyor, kadın da onun yalanlarını ve devamında anlattığı tatlı Noel masallarını can kulağıyla dinliyor. İnanmayı ya da en azından öyle görünmeyi ihmal etmeden üstelik. (İnanan yoksa yalan söylemenin ne zevki olabilir ki!) Arada acıkıyorlar, hiç hazırlanmamış bir Noel sofrasını kısıtlı imkanlarıyla sahici bir şölen hale getiriyorlar, kırık dökük koltuklarda oturup sohbet ediyorlar. Ve bize bir yalanın ancak paylaşıldığı zaman yalan olmaktan çıktığını kanıtlıyorlar.

Auggie o gece o evden ‘bir şey’ çalıyor… Gerisini anlatmayacağım, Paul Auster’dan okuyacaksınız. Bildiğiniz gibi o, bu konuda benden çok daha başarılı.

Ben son dakikada tavsiye mi olur deme ihtimalinizi göze alarak, sevdiklerinize yılbaşı hediyesi seçerken ‘Auggie Wren’in Noel Hikayesi’ne de muhakkak göz atmanızı tavsiye edeceğim. “İçinde resim olmayan bir kitap neye yarar ki!” diyen Alice gibi düşünüyorsanız, daha da iyi, çünkü Can Yayınları’ndan çıkan kitapta Arjantinli genç ressam Isol’ün illüstrasyonları göz dolduruyor.

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

4 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments
efsun
13 years ago

ben de sizin nezdininzde güzel ve nefes aldırıcı bloğumuza nice yıllara diyorum. durante los anos.. nice yıllara.

efsun
13 years ago

gracias gülenay…