Filiz Kansu: “Şehir ışıklarını kapattığında, bir benim ışıklarım açık kalıyor…”
“Yangında ilk kurtarılacaklar”ın konuğu Filiz Kansu, Egoist Okur’a daha önce bir kez yazmıştı. O zaman henüz tanışmıyorduk. Hâlâ tanışamadık. Deli gibi okuyup yazdığını, şu sıralar intihar eylemi üzerine yazdığı kitabını yayınlamaya çalıştığını biliyorum, o kadar. Umarım yakında Facebook yazışmalarının ötesine geçip bir kahve içebiliriz. Lautreamont’den başlayıp Mishima’ya uzanan, arada Deleuze ve Artaud’yu da ağırladığı tavırlı kütüphanesinin ise sizi şaşırtacağına ise eminim. Buyurun, içinde serbestçe dolaşın…
“Şehir ışıklarını kapattığında, bir benim ışıklarım açık kalıyor…”
Çocukken neler okuyordunuz? En sevdiğiniz kitaplar hangileriydi? Ne bileyim, o zamanlar sizden kaçırılan kitaplar var mıydı? Gizli gizli neler okurdunuz?
Jules Verne kitaplarının tümü, Cervantes, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal, Altın Kitaplar serisi, resimli ansiklopediler, annemin zoruyla ilkokulda okuduğum Kemalettin Tuğcu kitapları ve Ayşegül serisi şu an aklıma ilk gelenlerden bazıları. Okul çağlarında okuduklarım içerisinde en sevdiğim ve etkilendiğim kitap ‘Bülbülü Öldürmek’ olmuştu, tartışmasız.
Kitapla ilgili kötü alışkanlıklarınız oldu mu hiç? Mesela hiç kitap çaldınız mı? Veya ödünç aldığınız bir kitaba el koydunuz mu?
Kitap ödünç almamak ve ödünç vermemek gibi katı bir prensibim var benim. Okumalarını arzu ettiğim kitapları satın alıp, içlerine tarih ve imza atarak armağan etmeyi tercih ederim arkadaşlarıma, hep de öyle olmuştur. Ancak benim kütüphanemden ‘haberim olmadan gizlice’ alınmış olan birkaç kitap vardır. Kriton Dinçmen Hocamın imzaladığı ‘Şehir Düştü’ adlı kitap bunlardan biridir. Bazılarıysa toplatılan kitaplardan oldukları için, yenilerini alıp yerine koyamamanın yanı sıra; çok değerli bir belge niteliği taşıyan, Bizanslı bir genç kıza ait günlüğün kütüphanemden ‘çalınmış’ olması beni fazlasıyla üzmüştür.
Bir insan okumayı ne kadar severse sevsin, nihai seçimini en baştan yapmaz, farklı ve değişik şeyler okur, arada “yaramaz” seçimler yapar. Sizin de bu tür ara dönemleriniz oldu mu, o sıralarda neler okudunuz? O ara dönemler şimdi de sürüyor mu?
Tespitinizi doğru bulmakla birlikte; kendim için geçerli kılmıyorum pek. Ne tür kitaplar okumaktan keyif aldığımı bilir ve spesifik olarak o kitapları alıp okurum. Boyalı Kuş, Anna Karenina, Savaş ve Barış, Teneke Trampet, Ulysses, Karamazov Kardeşler, Venedik’te Ölüm, Doktor Jivago, İskenderiye Dörtlüsü, Parfümün Dansı, Açlık, Kıyamet filminin uyarlandığı Conrad romanı Karanlığın Yüreği ve Martin Eden gibi bazı istisnai edebiyat şaheserleri dışında pek fazla roman okumam örneğin… Bir de Sait Faik hikâyelerini emsalsiz bulurum. Arthur Cravan’ın hicivlerini, Burroughs, Yesenin, Rimbaud ve Boris Vian’ı, Poe’nun şiirlerini de öyle… Felsefe, psikoloji, tarih, otobiyografiler, günlükler, mektuplar, siyaset ve deneysel edebiyat kitapları nihai seçimimdir.
Okumak için tercih ettiğiniz özel bir saat ve yer var mı?
Tüm şehir ışıklarını kapattığında, bir benim ışıklarım açık kalıyor sanıyorum. Çünkü ben sadece gecenin sessizliğinde; hem okur, hem yazarım.
Kütüphanenizin bir haritasını çizmenizi istesek neler anlatırsınız? Okumayı en az sizin kadar seven biri kütüphanenizi görse ne hazinelerle karşılaşır?
Epey bir hazineyle karşılaşırlar diye tahmin ediyorum. Rafine bir kütüphaneye sahibim. Kitaplarım, türlerine göre kategorize edilerek dizilmiştir. Kütüphanem de belli bir düzene sadık kalınarak tarafımca tanzim edilmiş olduğundan, her aradığım kitabı kendi rafında ve yerli yerinde bulurum. Sürekli elimin altında olmasını arzu ettiğim kitaplar ise, antika bir yazıhane olan çalışma masamın üzerinde muntazaman sıralanmışlardır. Bunlardan bazıları; Materyalist Doktrinler Tarihi, Collins Encyclopedia of Antiques, Anatolian Civilization, The Art Book, Dante, Galileo, Carthage, Alexander The Great, Kazancakis’in Freedom and Death adlı kitabı, Psikanaliz Sözlüğü, Bakunin, Kropotkin, Proudhon kitapları, kendi kitaplarım ve vahşi doğa fotoğrafçısı arkadaşım Süha Derbent’in içinde tüm vahşi kedilerin yer aldığı ‘Yüz Yüze’ adlı şahane kitabı sıralanmıştır üst üste.
Şu sıralar neler okuyorsunuz? Rafta gördüğünüz zaman sizi hangi kitaplar heyecanlandırıyor?
Felsefeye ve kavramsal anarşiye dair bütün kitaplar, derhal sahip olma arzusu uyandırırlar bende. Fakat şu aralar yeni bir kitap yazdığım için, özellikle kitap okumamaya gayret ediyorum. Yazarken, sadece ‘kaynakça’ olarak başvurduğum kitapları okuyorum. Son zamanlarda Artaud, Deleuze, Spinoza, Bakunin ve Kropotkin okumak ve dipnotlar çıkartmakla meşgulüm.
Asla almam dediğiniz türden kitaplar var mı? Hangi kitapları ya da yazarları hiç okumazsınız?
Evet, var. Kişisel gelişim kitapları, Spiritüel kitaplar, New Age tarzı kitaplar ve Elif Şafak okumuyorum.
Okumak için alışılmışın dışında yöntemlere başvuruyor musunuz? İnternetten alışveriş veya elektronik kitaplar gibi…
Hayır, elektronik kitap okumuyorum. Kitabı elime alıp okumayı, dokusunu hissetmeyi, sayfalarını karıştırmayı, önemli bulduğum satır ve paragrafları işaretlemeyi seviyorum. Ancak, internetten satın aldığım kitaplar var ve bu kitapların pek çoğu, baskıları tükenmiş olduğundan piyasada bulamadığım kendi kitaplarım. (İnsanın kendi yazdığı kitapları para verip satın alması da ayrı bir ironi sayılır ama bu durum beni eğlendiriyor.) Sinemaya yaklaşımım da biraz böyle diyebilirim. Filmi sinemada izlemeyi severim, televizyonda değil.
Hakkı yenmiş kitaplar dendiğinde aklınıza hangileri geliyor?
Spesifik olarak listeleyemem sanırım, ancak hakkı yenmiş kitaplardan çok, ‘hakkı yenmiş yazarlar’ olduğuna inanıyorum. Kitap yazmak beynini ve ruhunu da ortaya koymak bir anlamda. Ruhunu ortaya koymaya çalışan pek çok değerli yazarın fark edilmeden yitip gittiğini düşünüyorum. Oysa bir kitap yazmak, insanlara hâlâ güveniyor olmaktır. Margaret Duras 70’li yaşlarda fark edilmiş örneğin. Bu, oldukça hazin bir durum bence.
Son zamanlarda yayımlanan kitapları düşünürseniz, bir keşiften söz edebilir misiniz? Bir gün herkes şu kitaptan ya da şu yazardan söz edecek gibi…
Tek kelimeyle; Chuck Palahniuk.
Filiz Kansu’nun yangında ilk kurtaracakları
“Aslında tüm kütüphanemi kurtarmak çabasıyla yangından sağ çıkamamam da olasıdır. Kitaplarımın hepsi benim için çok değerlidir çünkü ve ‘bana sadece bunlar yeter’ diyebilmem olanaksız. Öylesine bir zor bir iş ki 10 maddelik bir liste çıkarmak, Nazi kampında evlatları arasında seçim yapmaya zorlanan ‘Sophie’ gibi hissettiriyor insana :) Fakat ilk seçeceklerim şu kitaplar olurdu muhtemelen…”
Etika, Benedictus De Spinoza
Kapitalizm ve Şizofreni, Gilles Deleuze
Sacher Masoch’un Takdimi, Gilles Deleuze
Maldoror’un Şarkıları, Comte De Lautreamont
Heliogabalus Taçlı Anarşist, Antonin Artaud
Bir Maskenin İtirafları, Yukio Mishima
Mishima’nın Kılıcı, Cristopher Ross
Boyalı Kuş, Jerzy Kosinski
Karşılıklı Yardımlaşma – Evrimin Bir Faktörü, Pyotr Alekseyevich Kropotkin
Devlet ve Anarşi, Mikhail Aleksandrovich Bakunin
Bakunin Marx’a Karşı, Mikhail Aleksandrovich Bakunin
Bir zamanlar spiritüel kitaplar okuyup mistik konularla uğraşdığınızı biliyorum, şimdi de asla okumam diyerek reddediyorsunuz, neden?
Yeteri kadar okumuş ve okuduklarımı yetersiz bulmuş olduğum içindir, muhtemelen.
Bir zamanlar süt de içerdim, fakat şimdilerde değil süt içmek, süt mamulleri bile tüketmiyorum örneğin…
aradığım şeyi bulamadım
Üzgünüm, aradığınız şeyin ne olduğunu bilemediğim için beklentinize cevap verememiş olmam muthemel.
Bağışlayınız lütfen ;)