Egoist okur

Pound, Conrad, Salinger, Fowles ve büyük suçlara ilham veren öteki edebiyatçılar

Birkaç hafta önce Gianluca Casseri adlı bir İtalyan, korkunç bir cinayet işledi. Casseri suçu ırkçı CasaPound adına işlemişti. Örgüt, adını büyük şair Ezra Pound’dan alıyordu. Yani Hitler ve Mussolini’ye sevgisiyle bilinen Pound ölümünden çok sonra faşist bir cinayete ilham vermiş oldu. Torunu Mary de Rachewiltz 5 bin üyesi olan CasaPound’dan kendine bir an önce başka […]

Read More

Turgay Kantürk’ten Peri Çıkmazı: Benzerini arama o sensin!

Turgay Kantürk’ün bütün şiirleri, pardon bütün sihirlerinin toplandığı Peri Çıkmazı Sel Yayıncılık tarafından yayınlandı. Bütün Sihirler; Peri Çıkmazı adlı kitapta daha önce yayınlanmış şiirlerin yanı sıra, şairin ilk kez bu toplamda günışığına çıkan Alfabe Meleği, Alacakaranlık, Sis İçin Şarkı, Hepsi Bu!, Ay! İçim, Kent Kırıkları, Kışevi, Yaprakarası Sözleri, Yakın Tarih adlı çalışmaları da yer alıyor. Deniz […]

Read More

Deniz Durukan anlatıyor: Fahriye Abla’dan Çanakkaleli Melahat’e

Üniversitede İngiliz ve Amerikan edebiyatı okumuştum. Oradaki eğitim sisteminin hepimizi şiir ve edebiyatın erkeğe özgü bir sanat olduğuna inamaya yönlendirdiğini yıllar sonra fark ettim. “Kadınlar yazmayı beceremez” denmiyordu okulda elbette ama kadın şairler neredeyse yok sayılıyordu. Daha çok erkek eleştirmenlerle edebiyat tarihçilerinin methiyelerine mazhar olmuş erkek şairleri tanıyıp öğreniyorduk. Geçen hafta Deniz Durukan’ın da dahil […]

Read More

Berlin’de Nazım’a kavuşmak

Egoist Okur takipçilerinden Pınar Sönmez yazdı bu yazıyı. Nedim Gürsel’in Şeytan, Melek ve Komünist adlı romanı üzerine…  Teyzesinde gördüğü Vera imzalı Nazım kitabı ve o imza anının fotoğrafıyla başlıyor yazıya Pınar… Fotoğraflar, imgeler, birleştikleri yerler, anlamın çoğalması, dolulaşması… Bir fotoğraftan bir romana, o romandan bir resme atlayarak sürüyor yazı. Nedim Gürsel’in romanından Nazım Hikmet’in şiirine, Vera’nın fotoğrafından […]

Read More

Nazım Hikmet ve Karl Detroit’in hikayesi

Salacak açıklarında yer alan tarihi Kız Kulesi, İstanbul’un simgelerinden biri. Hakkında çok efsane biliyoruz, şairlerin şiirlerine konu olduğunu, hatta Nazım Hikmet’in 12 yıllık hapishane hayatından kurtulduğu ilk gün onu seyretmeye gittiğini bile… Ama Kız Kulesi’nin Karl Detroit adlı bir Alman’la ilgili pek azımızın bildiği müthiş bir hikayesi daha var. Yazının devamında nasılsa okuyacaksınız, şimdilik şu kadarını […]

Read More

Mabel Matiz: “Uçurumdan sarkmayı da sevdim, düşmeyi de…”

“Benim tek rüyam vardı, o da uçsuz bucaksız bir biçimde, arsızca, ‘müzik’ti” diyor Mabel Matiz, rüyasının gerçeğe dönüştüğü,yani ilk albümünün piyasaya çıktığı şu günlerde. Deniz Durukan’ın Egıoist Okur için Kontrol Kulesi’nde ağırladığı Mabel Matiz’i şahsen niye sevdiğimi soranlara söyleyeceklerim şunlar olabilir: 1) Adam güzel müzik yapıyor, kalbe dokunan hüzünlü şarkıları var. 2) Şarkı sözleri çok […]

Read More

Orhan Alkaya: “Aşkı yakaladığınız zaman talihli bir zamandır, onu başka uğraşlarla bölmeyin”

*Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinin bir çeşit halk kahramanına dönüşen kahramanı Hikmet Karcı ya da daha sık kullanılan adıyla Balıkçı’yı canlandıran Orhan Alkaya, Türk edebiyatının en önemli şairlerinden biri. Alkaya ile yeni kitabı Altı’dan yola çıkarak bir söyleşi yaptık. Bize başkaldırıyı, aşkı, büyümeyi ve en çok da şiiri anlattı… “Aşkı yakaladığınız zaman talihli bir […]

Read More

“Sana gitme demeyeceğim ama… gitme LAVİNİA”

‘Lavinia’ edebiyatımızın en ünlü şiirlerinden biri. Peki kimin için yazılmıştı? Özdemir Asaf’a “gitmek+durmak+bilmek+susmak” denklemini kim çözdürmüştü? “Sana gitme demeyeceğim, ama gitme Lavinia. Adını gizleyeceğim. Sen de bilme Lavinia” derken kime sesleniyordu? İşte hem Marilyn, hem Gilda olabilen müthiş bir kadının hayatı. “Sana gitme demeyeceğim ama… gitme LAVİNİA” Bir erkeğin günün en güzel saatlerini, gün batımından sonrasını geçirmek […]

Read More