Egoist okur

Hiçbir ressam can sıkıntısından ölmedi, kesin bilgi!

Elizabeth Lunday’in Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları adlı kitabını okuduktan sonra resim sanatına farklı gözle bakmaya başlayacaksınız. Hatta hiçbir müze gezisi sizin için durağan ve sıkıcı olmayacak. Lunday’e göre hiçbir dahi ressam can sıkıntısından ölmedi. Zira hepsi de büyük sanatın  doğduğu yerde, kaosun tam kıyısında yaşamıştı… Hiçbir ressam can sıkıntısından ölmedi, kesin bilgi! Elizabeth Lunday’in Büyük […]

Read More

Seray Şahiner: “Antabus’ta bir küfür kadar içten olmak istedim”

Seray Şahiner, Gelin Başı ve Hanımların Dikkatine adlı öykü kitapları, tiyatro oyunları hatta Yıldırım Türker ve bir edebiyatçılar grubuyla birlikte oluşturulan ve şimdiden unutulmazlar arasına giren Kayıp Şehir gibi TV dizisi senaryoları derken kadına yönelik şiddeti ve bu şiddetin genel olarak hepimize yaptıklarını ele aldığı ilk romanı Antabus‘la okur karşısında… Enteresan bir geçmişi var Seray’ın, bugüne dek yapmadığı […]

Read More

Nihai Big Bang’den hemen önce: MİM SAVAŞLARI

“Gerçek dünyanın sorunları bütün ağırlığıyla hissedilirken, hep aynı Gayrisafi Milli Hasıla, arz-talep ve piyasa hurafeleriyle oyalanmaktan usandığınızı biliyoruz. Mim Savaşları, bütün sosyal bilim öğrencileri için gerçek sorulara gerçek cevaplar arayan alternatif bir iktisat ders kitabı. Hatta iktisatla hiç ilgilenmemiş ya da iktisattan soğumuş olanların da heyecanla okuyacağı, sanat, aktivizm ve mizahla dopdolu bir kitap bu. […]

Read More

Çocuk kitaplarında sevmediklerimiz: “Yaz kızım! O gün yine kraliçeymişsin…”

“Masamın üzerinde bir süredir sırasını bekleyen bir çift kitap duruyor. Biri pembe biri mavi. Çocukları yazmaya teşvik etmek gibi güzel bir amaca hizmet etse de, kabul edilemez bir ayrımcılığa da götürüyor onları: Kızlar ve Erkekler İçin Yaratıcı Yazma!” “Tıpkı cinsiyet ayrımcılığı gibi, konu başlıkları da keskin bir bıçakla ikiye ayrılmış. Erkekler İçin Yaratıcı Yazma kitabına bakılırsa, […]

Read More

Figen Şakacı: “Çocukken kolay küser, yetişkinlikte kolay kırılırız”

İlk romanı 80’lerde geçen Bitirgen’de Figen Şakacı nevi şahsına münhasır kahramanı Hayriye’nin çocukluğunu anlatmıştı. Şimdi devam kitabı Pala Hayriye geldi. Bu kez hikaye 90’larda geçiyor ve Şakacı kahramanının elinden tutmayı, en mahrem anlarında onun yanında durmayı sürdürüyor. Peki ama kim bu Pala Hayriye? İnce, nazlı, nazenin kadınlardan sayılmaz, bu dünyaya kadın olarak gelmiş bile değil sanki. […]

Read More

Bir kartalın kanat çırpışı eşliğinde ANADOLU BREAK

İstanbul’dan Kars’a doğru yola çıkıyoruz. Orada dünyaca ünlü dansçı ve koreografımız “Amigo” lakaplı Kadir Memiş ve yönetmen Taylan Mutaf‘la buluşacak, çok özel bir projeyi konuşacağız. İkili bir süredir yanlarına kalabalık bir ekibi de alarak Anadolu’yu dolaşıp çeşitli yörelerden breakdance’la harmanlayabilecekleri halk oyunlarını belirliyorlar. Daha sonra dünyanın en ünlü birkaç breakdance yıldızını davet ederek projeyi bir […]

Read More

İşte hakiki “yeraltı” edebiyatı

Soma’da atıyor kalplerimiz günlerdir. Keder ve öfkeyle filmi geri sarmayı hayal ediyoruz; boşuna elbette. Ama filmi geriye saramasak da biraz geriye, “literatüre” bakabiliriz. Hazır mısınız? Dünyanın açık ara en tehlikeli, en ölümcül mesleği madenciliğin edebiyattaki yansımalarına bakıyoruz… “Madenciler zaman yolcularıdır” İlk örnek bir çocuk kitabı… İngiliz romancı David Almond sayısız ödül kazanmış ve bizde Günışığı Kitaplığı tarafından […]

Read More

Sylvia Plath’in insanı sersemleten dürüstlüğü

Büyük şair ve yazar Sylvia Plath sadece otuz yıl yaşadı ve bu otuz yıla fırtınalı bir hayat, unutulmaz eserler sığdırdı. 1963 yılında hayatına kendi eliyle son vermesinden sonra eşi Ted Hughes‘un büyük kısmını sansürleyerek ilk kez yayımlattığı Günlükler, yıllar sonra özgün haliyle yayımlanmıştı. Kırmızı Kedi Yayınları‘nın yayınladığı yeni versiyon da zaten bu ikinci versiyon. Sylvia Plath’ın hayatının […]

Read More

Sylvia Plath & Ted Hughes: Yakıcı, yıkıcı, kanlı bir aşkta ilk karşılaşma

“… sonra birden dudaklarıma yapıştı ve güneşten ve fazla sevilmekten yıpranmış ve benzerini asla bulamayacağım saç bandımı, o çok sevdiğim kırmızı saç bandımı ve en sevdiğim gümüş küpelerimi zorla çekip aldı: hah, bunlar bende kalsın, diye böğürdü. Boynumu öperken yanağını uzun uzun sertçe ısırdım, odadan çıktığımızda, yüzünden kanlar sızıyordu. Onun şiiri, “I did it, I.” Böylesi […]

Read More

“Hepimiz kendi masallarımızın kurbanlarıyız…”

“Benim hep Rapunzel gibi bir kulem oldu. Kapısız, yüksek duvarlı. Ve mutluydum orada. Sonra bir gün, biri girdi içeri. Rapunzel masalını dinleyerek büyüdüğüm için ‘O’ sandım, beni kurtaracak sandım. Meğer zorla yükledim ona bu görevi, o hiç istemezken. Ama sanırım zamanla o da sevdi bu oyunu. Beraberce yıktık kulemi, her seferinde daha güçlü darbelerle. Kuledeki […]

Read More

Oylum Yılmaz: “Fantastiğin sansürü yoktur!”

Şunu okur musunuz lütfen: “Fantastiğin edebiyatın kötü çocuğu olması boşuna değil. Burada bir yanıyla tatlı, bir yanıyla da çok tehlikeli bir oyun vardır. Basit bir peri masalı gibi görünen bir metin, insan ruhunun erginlenme sürecine ışık tutar mesela. Ya da korkunç bir kan emici hayallerinizi süsleyen bir kahramana dönüşür. Sistemin bize gerçek, doğru, dürüst, iyi […]

Read More

Artemisia Gentileschi: Ruhun gizli yaralarından bir kar tanesi

Artemisia Gentileschi 17. yüzyıl başında yaşamış gerçek bir şahsiyet, resim tarihine geçmiş az sayıdaki kadın ressamdan biri (1593-1651). Bugün Caravaggio’dan sonraki ressamlar kuşağının en önemli temsilcisi kabul edilen Gentileschi’nin resimleri hâlâ bakanı derinden etkiliyor. Dönemin diğer ressamlarının aksine fazlasıyla ateşli, yoğun, şiddetli tablolar onunkiler. En ünlüsü 1614 tarihli “Judith Holofernes’i Katlediyor”. Gentileschi güçlü ama incitilmiş […]

Read More

Feyza Hepçilingirler soruyor: ANNE KİMDİR?

Hangi annelerin günü kutlu olsun? Peki ya anne kimdir? Bizi doğuran kadın mıdır, yoksa bakıp büyüten, bizimle gülüp bizimle ağlayan mı? Annelik, dünyaya getirmekten öte anaçlıkla yavrusuna kanat germek değil midir? Onunla doğup büyümektir. Asla pişman olmamaktır. ‘Anne Kimdir?’ kitabında Feyza Hepçilingirler, aynı mahallede yaşayan dört çocuğun, bir arkadaşlarının annesinin öz olmadığını öğrendiklerinde yaşadıklarını anlatıyor. Kitap, çocuk […]

Read More

Tutunduğun anlamlar uğruna neyini verirdin?

“Kızmaya değer şeyler olacaksa, sevinmeye değer şeyler de olacaktır. Sevinmeye değer şeyler olacaksa, demek ki o şeylerin de bir anlamı olacaktır. Ama öyle şeyler yok bu dünyada!” Sesini bir ton daha yükseltip “Birkaç yıl sonra hepiniz ölecek, unutulacak ve hiçbir şey olacaksınız; onun için, kendinizi buna bir an önce alıştırmaya bakın!” dedi. İşte o an, […]

Read More

Türk yayıncılığında SEKS ve diğer derin mevzular

Aman yarabbim! Cumhuriyet kurulduğundan beri İstanbul matbaalarında neler basılmış neler. Kâh tamamen bir kişisel gelişim başlığı olarak, kâh inceden bir edebî kisveyle süslenerek, kimi zaman da tamamen sağlık ve tıp yayınına dönüşerek… Bugün kitapçı raflarında görmeyi hayal bile edemeyeceğimiz nice kapaklar, başlıklar, konular geçmiş okurun önünden. Hepsi, hepsi burada… Başar Başarır bu kez yayın dünyamızın en […]

Read More