Egoist okur

Hürrem Sultan Hamamı’nda kimin ruhu dolaşıyor?

“Celis-i halvetim, varım, habibim mah-ı tabanım, Enisim, mahremim, varım, güzeller şahı sultanım, Hayatım hasılım,ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim, Baharım, behçetim, rüzum, nigarım verd-i handanım, Neşatım, işretim, bezmim, çerağım, neyyirim, şem’im, Turuncu u nar u narencim, benim şem’-i şebistanım” diye anlatmış Kanuni Sultan Süleyman Hürrem’ini. Bizse onu televizyon dizilerinden öğreneceğimizi sanıyoruz. Gitseniz onun yaşadığı mekanlara, ruhunun belki […]

Read More

Ah bilmezsiniz, orada ne hikâyeler yaşanmıştı…

İstanbul Hikayeleri’nin Şehrazat’ı diyorum ben Emine Çaykara’ya. Bir farkla ki, o dinleyicisini tatlı tatlı masallar anlatarak uyutmak yerine gözlerini açıp ayıltmak için yazıyor hikayelerini. Bu yazı da öyle… Önce tarihimizi, kültürel zenginliklerimizi değil şekerleme kıvamındaki pembe televizyon dizilerimizin nerelerde, nasıl çekildiğini öğrenmek isteyen Arap turistlere feda ettiğimiz nihayetinde de bir butik otele dönüştürmeyi uygun bulduğumuz […]

Read More

Tilkiye sormuşlar: Kurnazlık mı, yoksa bilgi mi?

Öyle yorgunum ki bugün, bilemezsiniz. İstanbul kadar yorgun sanki… O yüzden lafı uzatmayacağım… Emine Çaykara’dan dinleyin: “Bazı hikâyeler canınızı acıtır, nasıl olur diye şaşırır, inanmak istemez ve öylece kalakalırsınız. Tarihte benzeri pek çok böyle hikâye olsa da her seferinde akıl tutulması yaşarsınız. Suçlusu olmadığınız bir olayı öğrenmek çoğu zaman onunla dolaştırır sizi, yanıbaşınızdadır o hikâye, […]

Read More

İstanbul’da bir pazar sabahı

“Şehir uyanmaya başladı. Pazar günleri geç uyanır bu şehir. Bir kilise çanı duyuldu. Birazdan öğle ezanı başlayacak. Herkes yerli yerine geçiyor. Yine aynı şey olacak, bugün dünün yanından geçecek. Ama insanlar görmeyecek. Heyyy! Burası İstanbul! Burada her şey yaşanır.” Hiç uyumayan bir şehir, güneşli bir pazar sabahı mahmur gözlerini açan bir insana neler söyler? O […]

Read More

İsimsiz heykeller kenti İstanbul

Nihayet! Emine Çaykara, İstanbul Hikayeleri başlıklı köşesi için yazdığı yeni yazıyla Egoist Okur’da. Şehrimizin heykellerini anlatıyor bu kez, kıyıda köşede kalmış, ihmal edilmiş, saygısızca bakımsız bırakılmış güzel ve suskun heykeller de var yazısında, günün modasına uygun bir şekilde toplu imalat tezgahından çıkmış ve görgüsüzlüğün baştacı ettiği ucube enginer, lahana, muşmula benzeri meyve-sebze heykelleri de… Daldan […]

Read More

İstanbul Hikayeleri: Ruhlandırılmış, şairane varlıklar

“2003’ten beri Boğaz’da Sultan Kayıkları Limited Şirketleri’nin kopya sultan kayıkları dolaşıyor. İsterseniz ‘otantik kıyafetli şerbetçinin sunduğu soğuk vişne şerbetini’ içerek meşaleler ve konfetiler eşliğinde özel gezilere katılabilirsiniz. Bu bir tercih meselesi tabii ama ben meşrubat ve sandviç ikramıyla kopya sultan kayıklarında dolaşmak yerine dilenci vapuruna binerek Boğaz’da seyretmeyi tercih ederim” diyor İstanbul Hikayeleri’nin yazarı Emine […]

Read More

Solmaz Kâmuran’dan İbrahim Müteferrika’nın esrarengiz hayatı

Macar, Solmaz Kamuran’ın altıncı romanı ve Türkiye’ye ilk kez matbaayı getiren ve böylece okumanın yaygınlaşmasında pay sahibi olan İbrahim Müteferrika’nın hayatını anlatıyor. Ama bir biyografi kesinliğinde yazılmamış, yelkenlerini yazarın hayalgücünün şişirdiği bir tekneyle yol alıyor. Müthiş. Solmaz Hanım’la Üniteryen doğup Mevlevi olarak ölen Macar asıllı bu ilginç şahsiyeti konuştuk. Hem de Habertürk Kütüphanesi’ndeki orijinal İbrahim […]

Read More

Katmanlar arası yolculukta son durak: “Ey Tanrı, yardım et!”

“Biliyorum duygusalım. Sevdiğim şeylere karşı tutkuyla bağlıyım ve evet eğer üzülürsem küserim. Küstüğümde de gözlerimi kaçırırım, görmezden gelmeye çalışırım ki canım acımasın… Bütün bunları niye yazıyorum? Bu hafta hazırladığım belgeseli Yenikapı batık ekibiyle izlemek için kazı alanındaydım, alanın içinden, biraz uzakta olan laboratuarlarına doğru ilerledim. Belgeseli izledikten sonra eve dönerken filmi geri sardım ve bir […]

Read More

Arkeologlar, ağaçkakan, Cemal Amca ve diğerleri…

“İstanbul ah İstanbul… Pek çoğumuzun ne yazık ki bilmediği ama gerçekten hemen her köşesinde yüzlerce, binlerce hikâyeyi fısıldayan güzel kentim benim… Eskinin bilimi anlamına gelen, arkeos logos kelimelerinden türemiş arkeoloji, biliyorsunuz hem yazılı kaynaklar hem de kazılar aracılığıyla bu öyküleri okumaya, yani insanı anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. Merak etmezsek bilmiyoruz, bir de önemsenmezse, bize anlatılmazsa […]

Read More

“Sağlıkta kullan hanımefendi, güzellikte ve mutlulukta bunu giy…”

Emine Çaykara’nın geçen hafta başladığı Yenikapı tefrikası sürüyor. Bu defa bu devasa alanın içinde zamanda yolculuk yapıp farklı dönemlere ışınlanıyoruz. Hazır olun, yolculuk başlıyor. “Sağlıkta kullan hanımefendi, güzellikte ve mutlulukta bunu giy…” Marmaray’la metro çalışmalarının iyice hızlandığı, mühendislerin ördüğü duvarların yükseldiği, iş makinelerinin daha da arttığı, gürültünün alandaki kuş seslerini bastırdığı, arkeologların alanlarının haliyle küçüldüğü […]

Read More

Yenikapı, ah Yenikapı!

Onu gazeteci, yazar, arkeolog ve sanat tarihçisi olarak tanıyoruz. Bir de elbette bizzat hazırlayıp sunduğu Taştaki Sır ve İstanbullu adlı televizyon programlarından… İflah olmaz bir İstanbul sevdalısı olan Emine Çaykara, İstanbul Hikayeleri adlı köşesinde bu hafta, Türkiye’nin ve dünyanın en önemli kazısı Yenikapı’da ilk İstanbulluların izini sürmeye başlıyor. Bir araştırmacının titizliği, bir edebiyatçının hayal gücü […]

Read More

Yemez içmez, sevmez, sevişmez sultanlar: Bir Has-Bağçede Ayş u Tarab yazısı

Tarihçi Halil İnalcık’ın işret alemlerini, yani sultanların eğlence kültürünü anlattığı Has-Bağçede ‘Ayş u Tarab – Nedimler Şairler Mutripler kitabı çıktı. Hazır olun, yine kendilerini, nasıl oluyorsa hepimizden fazla ‘Osmanlı torunu’ sayanlar kıyamet koparacak ve bir büyük tarihçinin belgelerle ortaya koyduğu gerçekleri görmek istemeyecek. Oysa arkeolog yazar Emine Çaykara hatırlıyor ve hatırlatıyor: “Gerçekler çok hassastır, görmezden […]

Read More

Kanuni’nin oyun arkadaşı Hürrem Sultan

Hepimiz kendi hayatlarımızın imparatorları, imparatoriçeleri, cariyeleri ve köleleriyiz… Eğilmez olduğumuz anlar olduğu kadar; diz çöktüğümüz anlar da bize ait. Sözlerimizle öldürebiliriz, tıpkı sessizliğimizle yapabildiğimiz gibi. Öyle kudretliyiz ki, gülüşümüzle bile bir başkasına hayat verebiliriz. Aşkın içinde kaybolurken köle, bir aşkı bitirirken efendiyiz. Bazen aşk için ölürüz, bazen aşk bizi öldürür… Kimileri için muhteşem imparator ya […]

Read More