Egoist okur

Tekinsizliğin tınıları bu patikada…

“Murat Yalçın, anlatısında oyun arar, sözcüğün özü kadar sesini de dinler. Havada duran sözcüğü yakalamaya yatar. Hem kendi kendine oynadığı, hem ‘Dilersen katıl’ dediği oyun. Eğer bizim gibi denemeleri, günceleri, mektupları ayrı yerde tutanlardan bahsedeceksem sözcüklerin peşi sıra gitmeyi de bu parkura eklerim. Çok da kullanılmayan, ama unutulan bir çiçek kokusuyla burna dolan ve o […]

Read More

NİÇİN? Oya Baydar’ın kitabını okurken zihnime takılan soru…

Etek giymek niçin bir kadının en büyük kabusu olur ve o kadın niçin hayatı boyunca hep ve daima pantolon giyer? Evet, soru bu: Niçin? Oya Baydar‘ın Can Yayınları’ndan çıkan nefes kesici kitabı “Yetim Kalacak Küçük Şeyler”de bu soruya bir cevabı var. Müthiş bir dürüstlükle, sansürsüzce kaleme alınmış bir otobiyografi bu ve okurken Baydar’ın üç çeyrek asırdır hep […]

Read More

Murat Gülsoy: “Beşir Fuat, bileklerini kesti, hissettiklerini gözlem olarak yazdı”

Ailesinden gelen genetik hastalığın tehdidi altında yaşayan ve bu yüzden günün birinde delirmekten korkan bir genç adam; Beşir Fuat… Kurtuluş için çareyi bileklerini keserek intihar etmekte buluyor. Ama büyük bir bilim âşığı olduğu için nasıl keseceğini bir yıl öncesinden uzun uzun planlıyor. Bir yıl boyunca herhangi bir hataya mahal vermemek için ince ince hesaplar yapıyor, […]

Read More

Oya Baydar kitabı, Zeki Müren sergisi

“Üç çeyrek asra yayılmış hüzün, acı, keder, heves, mutluluk, heyecan, haz anlarının şahitliğini; darbelere, kıyımlara, zorunlu göçlere, sürgünlere maruz kalmanın yorgunluğunu; bireysel ve toplumsal değişimlerde yaşanan hayal ve umut kırıklıklarını okumak, ince bir keder barındırmasının yanında insana kendi geçmişini de çağrıştırıyor.” Semih Büyü bu kez Oya Baydar’ın Can Yayınları’ndan çıkan “an’lar kitabını”, Yetim Kalacak Küçük […]

Read More

Patrick Modiano’nun kitapları Türkiye’de depoda çürüyormuş!

1901’den beri her yıl dünya edebiyatının önemli yazarlarına verilen Nobel Edebiyat Ödülü‘nün 107. sahibi Fransız yazar Patrick Modiano oldu. Ve böylece hayret etme kabiliyetimizi tamamen yitirdiğimiz şu günlerde nutkumuzun tutulmasına yol açan bir olay yaşamış olduk. Bu, o kadar beklenmeyen bir şeydi ki ödülü almak başta bizzat Modiano olmak üzere neredeyse herkesi şaşırtmıştı. Peki ama […]

Read More

Nobel meselesi: “Edebiyatın geleceğinden endişeliyim”

Kendisi bile şaşırdı dedik ya… Peki Patrick Modiano‘ya Nobel hakikaten niçin verildi? Çünkü iyi edebiyatçı. Zamanın trendlerine uyarak bozulmamış. Eski bir geleneği devam ettiriyor ve daha fazla kazanmak için yazmıyor… Hâlâ yetmediğini düşünenler için, aşağıdaki yazı bir ipucu olabilir… Akademi üyelerinden Horace Engdahl‘ın daha birkaç gün önce Fransız la Croix Gazetesine verdiği röportajı hatırlayalım. Patrick […]

Read More

Yaralama sanatı

Semih Büyü 24 yaşında. İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci. Dört yıl boyunca siyasi yazılar yazdı, yine de edebiyat hep hayatındaydı. Bazı dergilerde kitap eleştirileri de çıktı.  Diyor ki, “Edebiyat üzerine yazacak kadar yetkin değildim ama artık buna yoğunlaşmaya karar verdim…”  Semih bundan sonra yazılarıyla Egoist Okur’da olacak. İlk eleştirisi de Seray Şahiner’in Antabus adlı ilk romanına dair. “Seray Şahiner’in […]

Read More

Seray Şahiner: “Antabus’ta bir küfür kadar içten olmak istedim”

Seray Şahiner, Gelin Başı ve Hanımların Dikkatine adlı öykü kitapları, tiyatro oyunları hatta Yıldırım Türker ve bir edebiyatçılar grubuyla birlikte oluşturulan ve şimdiden unutulmazlar arasına giren Kayıp Şehir gibi TV dizisi senaryoları derken kadına yönelik şiddeti ve bu şiddetin genel olarak hepimize yaptıklarını ele aldığı ilk romanı Antabus‘la okur karşısında… Enteresan bir geçmişi var Seray’ın, bugüne dek yapmadığı […]

Read More

Murat Gülsoy’la TANPINAR ve bizi rahat ettirmeyen öteki yazarları konuştuk

Öykücü, romancı Murat Gülsoy, okura yazar olma cesareti vermeyi denediği Büyübozumu adlı kitabının ardından deneme türündeki ikinci kitabı 602 Gece’yi  yayımlamıştı. Gülsoy bu kitabında okuruyla edebiyatta zevk aldığı konuları ve onu heyecanlandıran yapıtlar üzerine düşündüklerini paylaşıyordu. Aradan birkaç yıl geçti. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün Penguin Classics tarafından İngilizce olarak yayınlanmasının verdiği heyecanla içinde bolca Ahmet Hamdi […]

Read More

Uğur Yücel: “Bu seslerin geçişi ölüme kadar gider…”

Uğur Yücel’i anlatmaya gerek var mı? Oyuncu, senaryo yazarı, yönetmen ve müzisyen olduğunu anlatabilirim. Veya hiç bir şey anlatmam, ne yapsa iyi yapan, güzel yapan başka türlü bir adam olduğunu söylemekle yetinirim. Siz de biliyorsunuz zaten. Uğur Yücel şahsen birkaç yıldır çıksın diye beklediğim kitabını nihayet yayınladı. Yağmur Kesiği adlı kitapta, 1974-2012 arasında yazdığı yüzlerce […]

Read More

OYA BAYDAR: “Hikaye beni yaz diye dayatıyordu, ben de yazdım”

Oya Baydar’ın yeni romanı O Muhteşem Hayatınız dünyaca ünlü bir primadonna ile tutkulu hayranı arasındaki ilişkiyle başlıyor ama bireylerin trajedilerinin yaşadığımız toprakların örselenmişliğini simgelediği bir anlatıya dönüşüyor. Gülenay Börekçi Toplum olarak da bireyler olarak da bazen başkalarının bizim için yarattığı hikâyelere, bazen de kendi uydurduğumuz hikâyelere inanarak sürdürüyoruz hayatlarımızı. Uydurulan hikâyeler hakikatin yerini aldığında bizi […]

Read More

Seray Şahiner: “Biz gizliden prenses olmaya hazırlanırken…”

“Seni üzmek istemiyorum, diyen erkekler uğraştırır insanı en çok. Mutlaka üzüyor onlar çünkü. Akıllı davranıp riski önceden söylüyorlar. Kırkıncı odanın kapısını açmak istemeyecek kadın var mı? Neticede, sen bile bile lades dediğinle kalıyorsun. Tersine bir Pamuk Prenses hikayesi gibi. Pamuk Prenses daha en başta aşık olur Avcı’ya. Avcı ise ‘Seni üzmek istemiyorum’  imasıyla bir ceylan kalbi […]

Read More

Ahmet Büke’den ekmek, zeytin ve “iyi palavra atma yeteneği” üzerine

Ahmet Büke’nin yeni kitabı “Ekmek ve Zeytin” çıktı. Kendine has bir dili, dünyası olan bir yazar Ahmet Büke. “Ruhlu” derim ben bazı kitaplara, onunkiler öyle. Hikayelerini özetle deseniz özetleyemem; onlarda küçük ayrıntılar büyür, zaman durur, dil güzelleşir… Bir de ne anlatsa, sanki ben kendime anlatmışım onu daha önce de şimdi kendimden dinliyormuşum duygusu olur. Açıkçası […]

Read More

Behçet Çelik’ten yüzleşmeyi göze alanlarla yüzleşmekten korkanların çatışması

Behçet Çelik’in yazdığı Diken Ucu, Türk edebiyatının hikaye birikimini duyurup zenginleştiren kitaplardandı. Behçet Çelik anlatmayarak anlatıyor, boşlukların kıymetini biliyor ve hikayelerini suskunluklarda zenginleştiriyordu. Onunla yaptığımız söyleşide yazıyla macerasını anlattı, bu maceranın ne zaman macera olmaktan çıktığını anlattı… Ve tabii her kitapla yeniden çıktığı yolu, ruh göçünü… Behçet Çelik’ten yüzleşmeyi göze alanlarla yüzleşmekten korkanların çatışması Yazmaya […]

Read More

“O öldü! Senin artık bir baban yok”

Yekta Kopan hazırlayıp sunduğu televizyon programlarıyla popüler kültürde de yeri olan isimlerden. Fakat televizyonculukla yazarlığını birbirine karıştırmamaya özen gösteriyor. “Ben yazan bir insanım. Ama hayatımı yazarak kazanamam” diyor. “Bunun için başka bir iş daha yapmak zorundayım. Para kazanmak için yaptığım işi giyip çıkarabiliyorum. Yazmak meselesi ise değişik, onu giyip çıkaramıyorum. Çünkü zaten en çıplak halim […]

Read More