Egoist okur

Balıklar da boğulur, insanlar gibi: Balık Boğulması

“Tatlı sudan tuzlu suya geçtiklerinde balıklar, boğulmadan önce vurgun yemiş gibi zihinleri bulanır. Bu süre boyunca asla bir şey yemezler, o an var oldukları sudan kaçmayı hiç mi hiç istemezler. Sonra da ölürler.” Hatırlamanın içinde her zaman korkunç kâbuslar vardır… Roman türünün tüm imkânlarıyla, öykülerinden aşina olduğumuz o büyülü anlatımıyla bu kez ülkemizin en küçük […]

Read More

Elif Nuray’dan beklenen O KORKUNÇ MAHÂRET

“Şiir kitapları içeriğinde barındırdıkları evrensel, ulusal, kültürel, kültürlerarası, sosyolojik, psikolojik, mitolojik, tarih, felsefe, din, dil gibi öğelerle çok katmanlı okumaya ve yorumlamaya müsait eserlerdir.  Elif Nuray’ın İz Yayıncılık tarafından yayımlanan ilk şiir kitabı ‘O Korkunç Mahâret’ için ‘ilk dizeden itibaren çok katmanlı üslubu ve şiir sesinin saflığı ile okurlarını eşikte karşılıyor’ diyebiliriz.” Şiir, deneme ve […]

Read More

Zihnin ve hayatın caz halleri

Yasemin Eğinlioğlu’nun “Caz Halleri” adlı yeni kitabı sarsıcı, samimi, şaşırtıcı, okuyanın yalnızlığını alan ve hayatı edebiyata dönüştürmeye çağıran bir anlatı… Tolga Meriç, Yasemin Eğinlioğlu’nun “Caz Halleri” kitabını yazdı Edebiyatımıza “Derinlik Deliliği” adlı romanıyla giren, kendine has dilini ve temalarını “Hangi Melek Dinlemez Şeytanını” adlı öykü kitabıyla genişleten Yasemin Eğinlioğlu, bu defa “Caz Halleri” adlı şaşırtıcı […]

Read More

İnsanlık kime benzer?

“Yalnızlık Kime Benzer”in isimsiz kahramanı, Lal’in kendisini bırakıp gidişinin ardından, yalnızlığın izini yazar yüzlerinde ve edebiyatın içinde sürerken, bize bunu da gösteriyor. Yazınsal olanı gerçeklik algısı ve yaşama biçimine dönüştüremedikçe, yalnızlığımızın hiç bitmeyeceğini anlatıyor. Semih Gümüş’ün yalnızlığı kimseninkine benzemeyişiyle, daha önce saptanmamış bir var oluş halinin ve derin bir insanlık sancısının adını koyuyor. Derin bir […]

Read More

Armağanlar bahçesi

“Daha önce hiç böyle gezmemişim bu bahçede. Bakmışım da görmemişim sanki. Ne var ne yok, hangi çiçek açmış, hangisi solmuş farkında değilim. Kendi kendilerine açıp soluyorlar. Benimle hiç ilgileri yok, çünkü ben hiçbirinin farkında bile değilim. Demek ki aslında bu bahçe bana ait değil” diye düşünmüş. Hande Şarman, hatırladı, biz de hatırlayalım diye yazdı… Aşılanan […]

Read More

“Teoman’ın Nobel kazanma ihtimali Elif Şafak’tan daha fazla”

Mehmet Hakan Kekeç, diğer işlerinin yanında kitap yazıları da yazıyor. Dylan’ın Nobel’ini de yazdı. Açıkçası onunla aynı şekilde düşünmüyoruz, öyle olması da gerekmiyor. İkimiz de Nobel’i sınırsız ciddiye alanlardan değiliz. Milan Kundera konusundaysa, aynı fikirdeyiz. Gerisi tartışılabilecek, ayrıca anlaşmamızı gerektirmeyen ayrıntılar… “Şair, romancı, öykü yazarı, oyun yazarı derken şimdi de şarkı sözü yazarı… Artık Teoman’ın […]

Read More

Veda eden menekşe

“Hepsi bir rüya gibi değil mi? Neden burada olduğumuza dair ufacık bir kanıtın var mı? Neden bunca adaletsizliğin olduğunu çözebilen var mı? Herkesin her şeyi bildiği ve aceleyle tükettiği bir dünyanın kime ne faydası var?” Yeni masallarını dört gözle beklediğim sevgili masalcımız Hande Şarman bu kez küskün, kırgın, hırçın bir menekşenin öyküsünü yazdı. Hem menekşelerin […]

Read More

İstanbul’da ondan başka dolmakalem tamircisi yok!

Dolmakalem, günümüzde nostaljik bir aksesuvara dönüştü. Avrupa’da dolmakalem üretimi, tüketimi, satıcısı, tamircisi hâlâ çok fazla ama bizde bu işi yapan sadece bir usta var. Arkadaşım Mehmet Emin Demirezen, Sirkeci’deki  küçük dükkanında bulduğu tek dolmakalem tamircimiz Murat Usta’ya ve en hatırlı müşterisi Murat Bardakçı’ya dolmakalemleri sordu… En iyi 10 dolmakalem 1. Lamy Raspberry 2. Yard-o-led Astoria […]

Read More

Yıldızlara bakmaya gitmek

“Çok uzaklardan, bilge çocukların kendi gezegenlerinden gelip düştükleri çöllerden geldim. Ben o çocuklardan kendi gülünü bulmanın ve sevmenin anlamını sezdim. Sembollerden değil de şuradan sevmenin, seversen doğru sevmenin, doğru sevmek için kendine doğru olmanın gerektiğini öğrendim. Şu kapıya geleli ne kadar oldu ki? Hiç. Ama öyle böyle değil, bende bütün bunlar tesadüflerin en güzeli gibi […]

Read More

Kirpi’nin verdiği hayat dersi

Mutluluğun, daha doğrusu hayatın sırrı miniminnacık bir kirpide olabilir mi? Kirpilerin sandığımızdan daha çok şey bildiğine inansam da, bilemiyorum. Ama şunu biliyorum: Bu masaldaki kirpiye kulak vermek bir vakitler yazarına iyi gelmiş, bana da iyi geldi. Eminim size de… Hande Şarman’dan yeni masal; bir mutsuzluk dağıtma denemesi… Gülenay Börekçi Kirpi’nin verdiği hayat dersi Bir varmış […]

Read More

Aşkla tatlı tatlı dalga geçen Mericit Jones’un günlükleri

“Meriç Mekik’in anlattığı ve anlatırken de insanı yerinde hoplata hoplata güldürdüğü Aylin’in hikayesi, geçen yaz ‘Ahh Kalbim’ adlı romanla başlamıştı, bu yaz ‘Al Sana Aşk’ ile kaldığı yerden devam ediyor. Aman, devam romanı mı diyecekleri hemen uyaralım; ‘Al Sana Aşk’, yazarın küçük hatırlatmaları sayesinde ilk kitabın eksikliğini hissettirmiyor.” Meriç Mekik’in Dex Kitap’tan çıkan romanı, daha […]

Read More

İnsanlar diyarında cezalı büyücüler

“… Ancak ne olduysa, yönlerini kaybedip aynı yollardan geçmek zorunda kalmış ve bu topraklarda hiçbir şeyin onların bildiği gibi yürümediğini anlamışlar. Ormanlar yine yağmalanmış, ruhsuzlar kitapları yakmış, ajanlar iki katına çıkmış, kedilerin kuyrukları kesilmiş, devler huzursuz edilmiş. Kaos ve kötülük kol geziyormuş…” Suya, toprağa, gökyüzüne, ağaçlara hatta rüzgarda uçan yapraklara yazan Hande Şarman bu kez […]

Read More

Zamanla oynayan at

Yine çok güzel bir masal yazdı Hande Şarman. Bir zamanda yolculuk masalı… Yani tam öyle değil ama sussam ve daha fazlasını söylemesem iyi olur. Zira ilk masalı yayınladığımda aldığım itiraz mesajlarını düşünerek bu defa temkinli davranıp masalın sonunda ne olduğuna, kahramanımızın neyi keşfettiğine dair bir imada bulunmayacağım. Ama okuyalım ve zamanda dörtnala dolaşırken “istemeden de […]

Read More

“Bilmem yeter mi?”

“Hiç yetmediğini bildiğim halde “seni seviyorum” demenin eksikliğini tadıyorum. O iki kelimenin içini yaşadığımız sabahlar, geceler tamamlıyor. Okuduğunda, duyduğunda onları da katıp mı alıyorsun içine, anlayayamıyorum. Eksik deyişim bundan. Olur da bir gün gidersen ve beni senin için kurduğum bir cümleyle hatırlamak istersen aşk: ‘Benim gurbetim sensin!’” Burcu Yıldızer Bilmem yeter mi? Seni unutmaya ömrüm […]

Read More

YEGÂNE yahut tefrika romanın dönüşü

Konumuz, meraklısının Azmi Reis ve Duquan gibi başarılı safkan atların yetiştiricisi olarak tanıdığı Alsem Charles Roidi’nin “Yegâne” adlı tefrikası… 160. Kilometre Yayınları işbirliğiyle henüz 4 bölümü yayınlandı ama tüm yıl devam edecek ve haftalık olarak şuradan okunabilecek. Biraz daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız, Ilgın Deniz Akseloğlu’nun Alsem Roidi’yle röportajına bakabilirsiniz. Ilgın Deniz Akseloğlu’nun Alsem Charles Roidi röportajı […]

Read More