“Kim yaşadığı evi, kendisi içerideyken ateşe vermek ister?”
Arda Giz serisinden çıkan son iki kitapla, yani Geleceğin Efendileri ve Evrenin Tacirleri’yle ilgili olarak Ünver Alibey’e soracaklarım vardı. Weird eco türünde ürün veren bu yazarla yıllar önce, Sardunyaların Gazabı vesilesiyle tanışmıştım. O romandaki Arda, Semih ve Takaşi şimdi artık büyümüşler ve kendilerini Dr. Leonid Politkovski, Pembeli Kız, Ağaç Doktoru, İşgüzar hatta dolaylı olarak Greta […]
Read MoreYaşamla ölüm arasında asılı kalmış o “ılık” cehennemde…
Centuria: Yüz Küçük Irmak Roman ve Düz Yazının İnce Sesi kitaplarının yazarı Giorgio Manganelli’nin Olanaksız Söyleşiler’inde tam on iki söyleşi yer alıyor. “Olanaksız” sıfatını taşımaları bu söyleşilerin ölülerle yapılmasından kaynaklanıyor. Manganelli ölüleri ait oldukları yerden bir süreliğine alıp kendi zihninde ve bizimkinde birer yolculuğa çıkarıyor. Nadir Kitap’ta Giorgio Manganelli Kadir Kaymakçı: “R.E.M. partiyi terk etti!” Fotoğrafı ciddiye almayınız, Dr. […]
Read MoreFaulkner’ın öykücü olarak portresi
Elimde bir öykü derlemesi var, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Emily’ye Bir Gül. William Faulkner’ın “Emily’ye Bir Gül”, “Ambar Kundakçısı”, “Kırmızı Yapraklar”, “Carcassone” ve “O Akşam Güneşi” gibi önemli öyküleri yer alıyor içinde. Derleme, Faulkner’ın romancılığına oranla gölgede kalan öykücü yanını ortaya çıkarması açısından kıymetli… Ben burada Faulkner’ın öykücülüğünü “Emily’e Bir Gül” öyküsünden yola çıkarak anlatmaya […]
Read MoreVintage Pulp kitap kapaklarında hayat bulan ikonik şarkılar
Açıkçası okuyacağım kitapları kapaklarına bakıp seçmem. Öte yandan güzel kitap kapaklarına bakmadan, onları şöyle bir elime alıp karıştırmadan da duramam. İkisi birden olduğunda, yani içi de dışı da güzel bir kitaba rastgeldiğimde bu en güzelidir. Aşağıda birkaç kitap kapağı göreceksiniz. Onları 1950’lerin Vintage Pulp serilerinden ilhamla grafik sanatçısı Todd Alcott tasarlamış. Kitapların hiçbiri gerçek değil, […]
Read MoreNabokov sevdiğim yazarlara, şairlere sağlı sollu girişirken
“Kabul görmüş birçok yazar benim için yok hükmünde. Adları boş mezarlara kazınmış, kitaplarıysa sayfaları pek tenha defterler kadar bile işe yaramıyor. Kısacası okuma zevkim söz konusu olduğunda ortada koskoca bir hiçlik var,” demiş son derece sözünü sakınmaz biri olan, yapay nezaket gösterilerine yüz vermeyen Vladimir Nabokov. Ben de işte oturup eski röportajlarını karıştırarak Nabokov’un hangi şairlerle romancıları yerden […]
Read More“Kendi mafyasını kuran” harikulade bir yönetmen: John Cassavetes
John Cassavetes, New York’un neon ışıkları ve gökdelenlerden ibaret olmadığını gösteren küçük bütçeli minimalist filmlerin yaratıcıydı. Kendi üslubunu yarattıktan sonra bir yapımcıya değil sadece seyirciye hesap vermek için kendi mafyasını kurmuştu. Nasıl mı? Okuyalım… Egoist Okur’da pop kültür John Cassavetes John Cassavetes: “Kendi mafyasını kuran” harikulade bir yönetmen John Cassavetes, 9 Aralık 1929’da New York’ta doğdu. Yunan […]
Read MoreAzize Tan’la Ayvalık Film Festivali’ni konuştuk
Enfes bir film listesi, ödüllü yapımlar, unutulmaz klasikler, şahane etkinlikler… Seyir Derneği tarafından 16-21 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Ayvalık Uluslararası Film Festivali’ni, festival direktörü Azize Tan anlattı… Egoist Okur’da Ayvalık Uluslararası Film Festivali Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin resmi katalogunu indirmek için Azize Tan’la “Ayvalık Hatırası” Ayvalık Uluslararası Film Festivali Direktörü Azize Tan: “Gelenin bir daha gelmek isteyeceği […]
Read MoreTolkien’den ilhamla yazılan roman: GESTUMBLINDI
Gestumblindi için “Tolkien’in Orta Dünya evrenine hayran olan herkesin okuması gereken harika bir eser,” diye yazmış Jasper Kent. Gavin Chappell’ın yorumu, “Kadim destan geleneğinden alınmış sürükleyici ve gürüldeyen bir Viking Destanı” olmuş. Lila Azam Zanganeh ise “Parıldayan bir hayal gücünün ürünü. Zamanla efsaneleşecek bir hikâye. Büyüleyici!” demiş. Arda Keskinkılıç’ın Viking mitolojisinin temel figürlerinden sayılan ve Tolkien’in […]
Read MoreMilan Kundera ve Marcel Proust’la bazı mühim konular
“Yavaşlığın keyfi neden yitip gitti? Ah, nerede geçmişin aylakları?” diyen Milan Kundera ve “Ölüme sandığımızdan daha yakın olduğumuzu bilseydik, hayat bize harikulade görünmeye başlardı” diyen Marcel Proust’a danışalım bazı konuları… Hem tatil yeri hem okul hem de hapishane… Proustvâri! Marcel Proust’tan KÖTÜ MÜZİĞE methiye “Ânı yaşamayı sevmek için felakete gerek yok” Açıkçası bugüne dek başka […]
Read MoreByron Ayanoğlu: “Seks bitti, elimizde bir tek yemek kaldı…”
Dimitri, II. Dünya Savaşı sonrasında Moda’da doğan bir Politis, yani bir İstanbullu Rum’dur. Biricik annesiyle geçen toz pembe çocukluk yıllarının ardından büyümenin sancılarıyla baş etmek zorunda kalacağı günler gelir, daha da kötüsü memlekette 6-7 Eylül 1955 utancı yaşanır. Türkiye’nin yakın tarihinde derin yaralar açan bu 2 gün, Dimitri’nin de hayatını darmadağın eder. O da tası tarağı […]
Read More