“Bütün işi gücü yaşamak olan” sincap anneannenin sihirleri
Yasemin Eğinlioğlu, “Sincaplar Ülkesinde Sincap Anneanne” adlı kitabında çocuklara geçmişe dönebilecekleri bir Hatıralar Sineması ile geleceğe gidebilecekleri bir Zaman Makinesi armağan ediyor. Sevmenin, sevilmenin, kendi gibi ve iyi bir insan olmanın yolu önlerinde açılsın diye…
Read MoreAdorno’dan Cioran’a parçalanmış edebiyat
Paul Valery, bir kitap hakkında makale yazmak için o kitabı karıştırıp sayfalarına şöyle bir göz atmanın yeterli olduğuna inanıyor, hatta bazı kitaplar söz konusuysa yazmadan önce okumanın sayısız sıkıntılar yaratabileceğini düşünüyormuş. “Eleştirisini yapacağım bir kitabı asla okumam, insan etkileniyor” diyen Oscar Wilde ise, bir kitabı okumak için en uygun sürenin altı dakika olduğunu, bu süre uzarsa okuma sürecinin zihnimizde kendi otobiyografimizi yazma sürecine dönüşebileceğini öne sürüyormuş. New Yorker yazarı Mark O’Connell da benzer şekilde düşünüyor günümüz okurunun bildiğimiz edebiyata, daha doğrusu başı, sonu, ortası olan standart romanlara değil, fragmental kitaplara ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Bir bakmaya değer…
Read More“Bugünün romanıyla ilgili büyük endişem şu: İnsan acısı yok!”
37. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı olması vesilesiyle çağdaş edebiyatımızın büyük ustası Selim İleri’nin iki romanı arka arkaya yayımlandı, bir de elbette fotoğraflı anılar kitabı. Romanların ikisi de birer ikisi de birer “yalnızlık haykırışı”… Kumkuma bir dönem “Şair-i Azam” olarak anılan ve yere göğe sığdırılamayan ama sonra hızla unutuluşa terk edilen Abdülhak Hamid Tarhan’ın […]
Read MoreSelim İleri: “Bu filmi mutlaka seyretmenizi rica edeceğim sizden”
Selim İleri sohbetinde bir arkadaşımın sorusunu da götürmüştüm yanımda. İşte o soruyu yönelttiğimde, Selim İleri‘yi de, Türkan Şoray’ı da daha fazla sevmeme yol açan bir an yaşandı. Röportajın bu kısacık bölümünü sizinle paylaşmak istiyorum. Röportajda bahsi geçen filmin YouTube’da bulduğum bir kopyasını da sona ekliyorum. “Bugünün romanıyla ilgili büyük endişem şu: İnsan acısı yok!” “Benden […]
Read MoreÇernobil’den Sealand’e gerçek görünmez kentler, ülkeler
“Yıktığımız bu yer köy sayılmaz, sonuçta hiçbir haritada yok” diyen mi istersiniz, “4 kişilik krallık da krallıktır sonuçta” yargısına varan mı? Feng-shui’ye uygun tasarlanmış bir şehircilik felaketi mi, 1000 yıl sonrasına kadar “sanki dün gibi” kalacak şehir mi? Lanetli beldeler, cehenneme benzeyen cennetler ve daha neler neler… Son zamanlarda okuduğum en güzel kitap “Harita Dışı”. […]
Read MoreYABANIN ÇAĞRISI’nın efsane yazarı Jack London’la röportaj
Öykü ve roman yazarlığının yanı sıra boksörlük, sendikacılık, insan ve hayvan hakları savunuculuğu, gazetecilik, yayıncılık da yapan Jack London’ın en önemli iki yapıtı Turkuvaz Kitap’tan çıktı. “Yabanın Çağrısı”, ehlileşmiş bir köpeğin ruhunun derinliklerinden gelen çağrıya uyarak yabanıl hayata dönmesi konu ediyor. “Beyaz Diş”te ise London hikayeyi tersine çeviriyor, yani yabanıl bir köpeğin insanlarla tanıştıktan sonra […]
Read MoreGüzel haber: İstanbul Ansiklopedisi arşivi erişime açılıyor
Epey önce yazmıştım, İstanbul Ansiklopedisi’nin yeniden yayınlanması gerektiğini. Dileğimi SALT duydu :) Dünyanın en güzel haberi… SALT ve Kadir Has Üniversitesi’nin iş birliğiyle başlatılan üç yıllık bir projeyle Reşad Ekrem Koçu’nun yarım kalmış İstanbul Ansiklopedisi’nin basılı 11 cildi ve yayımlanmamış ciltlerinin içerik çalışmalarına dair binlerce belge dijital ortama aktarılıyor. Mesela bu gördüğünüz karede, Reşad Ekrem Koçu’nun […]
Read MoreAfarin Sajedi’den şişmiş gözler, kırmızı burunlar
Kırmızı burunlar, şişmiş gözler, alına saplanmış çatallar ve balıklar… Şirazlı ressam Afarin Sajedi yıllardır tuval üzerine akrilik ya da yağlıboya çalışarak olağanüstü güzel, kırılgan, cesur kadın imgeleri yaratıyor. Görünce aşık olduğum resimlerine siz de bakmak ister misiniz? Osmanlı Devri’nin süper kahramanları Ressamın işlerini şahsi web adresinden takip edebilirsiniz. Şişmiş gözler, kırmızı burunlar ve balık kayganlığı […]
Read MoreGiyin + düşleyin: Küçük Prens esintili şahane koleksiyon
Küçük Prens bana göre çocuk kitabı değil. Çocuk kitaplarını önemsiz bulduğumdan değil, bu kitabın olağanüstü güzel bir aşk hikayesi anlattığını hissettiğimden… (Onu ölümünden bir yıl önce yazan ve aslında biricik kahramanımızın ta kendisi olduğuna inandığım Saint Exupery’nin hikayesini buradan okuyabilirsiniz. Hatta Küçük Prens’teki bir paragrafın kitabın ülkemizdeki kaderini nasıl etkilediğini merak ediyorsanız, şunu da okuyabilirsiniz.) Gelelim Gabriel […]
Read MoreBir hazine: Peter Newell’dan “devrimci” bir çocuk kitabı
Çok sevdiğim bir kitaptan bahsedeceğim size. Geçen hafta Instagram sayfamda takipçilere anlatmıştım ama Egoist Okur’da da olmalıydı. Kitabın adı, “The Hole Book”, yani “Delik Kitabı”. 20. yüzyıl başlarında yaşayan ve benim resmen âşık olduğum bir çizerin, Peter Newell’in imzasını taşıyor. Yani yazan da, çizen de, tasarlayan da o. Tasarım açısından son derece devrimci olan bir […]
Read MoreTeoman: “Edebiyatta da hayatta da kırık dökük şeyleri seviyorum”
Teoman’la tanıştığımız günün üzerinden çok zaman geçti. Müzikte adını yeni yeni duyuruyordu. Röportaj yapmak için Cihangir’deki evine gittiğimde, bıkkın bir ifadeyle siyah-beyaz bir İtalyan filmi seyrediyordu. Ekrana gözüm iliştiğinde, altyazı falan görememiştim; İtalyanca da bilmiyormuş. “Eh, o zaman niye?” diye sormuştum haliyle. Bilmediği bir dilde film seyretmek ona daha eğlenceli geliyormuş. “Hikayeler uydurup diyaloglar yazıyorum. […]
Read More