Egoist okur

Seray Şahiner: “Olanca seksiliğiyle ‘seksi kadın’ etiketini yerin dibine sokan Tatlı Betüş”

Seray Şahiner’i tanıyorsunuz, Gelin Başı ve Hanımların Dikkatine adı kitaplarından, Egoist Okur’da yayınlanan röportajlarından. Seray Egoist Okur için bu kez en seksi bulduğu roman kahramanını anlatmayı denedi. Sonunda da Aziz Nesin’in Tatlı Betüş’ünde karar kıldı. “Denedi” dediysem, lafın gelişi, yazdı. Hem de şahane yazdı. Ama bunun için önce içindeki “öyle yapma, böyle giyinme, şöyle yazma” […]

Read More

İnci Aral: “Annie Ernaux’nun kadını seksi ve tabulardan kurtulmuş bir şekilde “insan” kılan YALIN TUTKU’su”

Romanlarında bildiğim en güçlü kimi zaman da yıkıcı hatta tehlikeli ama mutlaka müthiş cazibeli kadın karakterlerden birkaçını yaratmış olan İnci Aral, Unutmak adlı kitapta Tolga Meriç’in “Aşksız cinselliği tükenişe, bitişe, ölüme dair mi buluyorsunuz?” sorusunu şöyle cevaplamış: “Hayır, hiç öyle bulmuyorum. Cinsellik aşksız da olabilir. Aşksız birlikteliklerin onur kırıcı olarak yansıtılması toplumun genel bakışıyla ilgili. […]

Read More

“Katmandu’ya gitmek gerçekten başka bir yere gitmektir”

“Bu şehre içinden kirli suların aktığı, telaşlı kalabalıkların koşturduğu, bin bir türlü iyi ve kötü kokunun birbirine karıştığı dar sokaklardan bakarsanız başka bir şey görürsünüz; her mevsim dorukları karlı ve bulutlu ve hülyalı Himalayalar’dan bakarsanız başka… Bu şehre Batı’dan bakarsanız başka bir şey görürsünüz, Doğu’dan bakarsanız başka… Bu şehre içinizden bakarsanız başka bir şey görürsünüz, […]

Read More

Tolga Meriç: “Hilesiz bir erkek; TEHLİKELİ İLİŞKİLER’in Valmont’u”

Egoist Okur’un “En seksi roman kahramanı hangisi?” sorusuna cevaplar gelmeye devam ediyor… Topladığı tepkilere de iyi tarafından bakmak gerektiğine inanıyorum. Pornografik bir dil kullanarak güya edebiyatçıları ama aslında edebiyatı aşağılamayı ve küçük düşürmeyi deneyen büyümemiş ergen zihniyetli bir internet sitesi bile yayın hayatında ilk kez “siyaseten doğrucu” bir dil kullanarak eleştirdi bizi. Eh, eğleniyorlarsa sorun […]

Read More

Elis Şimşon: “MASUMİYET MÜZESİ’nin Sibel’i; yaralanmış bir arzunun cazibesi…”

“Masumiyet Müzesi’nin Sibel’inde öyle bir cazibe var ki gücü motive eden güçsüzlükten, azmi tetikleyen kırılganlıktan ve mucize yaratma (hatta bizzat mucize olma) arzusundaki çaresizlikten serpilip büyüyor. Tam da bu yüzden hüzünden beslenen bir seksi cazibe bu; yaralanmış, kaybettiği esrikliğe hep ulaşmak için çabalayan ama başaramayan bir arzunun cazibesi… Geriye kalansa, yine de paylaşılmaya devam eden, […]

Read More

Nabokov ve “Marilyn’in görkemli güzelliği”

Marilyn Monroe’nun edebiyatçılarla karşılaşmalarını yazacağımı söylemiştim. Lakin bu karşılaşmaların her zaman parlak olacağına dair bir vaatte bulunmamıştım. Galiba merhum aktrisin arası genelde devlet başkanlarıyla daha iyi oluyormuş. Hayır, J.F. Kennedy’den değil Sovyet lider Kruşçev’den bahsediyorum. Lolita, Ada ya da Arzu, Karanlıkta Kahkaha, Solgun Ateş ve Konuş Bellek’in yazarı Vladimir Nabokov ise anlaşılan Kruşçev’in aksine, ünlü […]

Read More

Özgen Kılıçarslan Danyal: “Hayallerimiz, hayal kırıklıklarımızdan daha büyük…”

Özgen Kılıçarslan Danyal’la şimdiye dek birkaç kez telefonda konuşmuştuk. Hayal adında bir yayınevi olduğunu, şiir kitaplarının yanı sıra bir de edebiyat dergisi çıkardığını biliyordum. Korkusuzca hayallerinin peşine düşenlerden olduğunu, Hayal dergisini ve Hayal Yayınları’nı ayakta tutabilmek için büyük bir özveriyle çalıştığını öğrenmiştim. Bugün nihayet onunla tanıştık. Karşımda, anlatılanlardan çok daha fazlasını buldum. Bugüne dek yaptıklarını, gelecekte […]

Read More

Isak Dinesen ormanda bir aslan yavrusuna rastlarsa

Öleli 50 yıl oldu ama hâlâ çok güzel, hâlâ masum… Ve Egoist Okur, güzel olan her şeyi sevdiği gibi Marilyn Monroe’yu da çok seviyor. İşte onunla ilgili en güzel hikayelerden biri ama tabii gerçek. Yıl 1959. Soğuk bir şubat günü. Carson McCullers, Marilyn Monroe ve Danimarkalı egzantrik yazar Isak Dinesen (ya da bizde daha çok bilinen […]

Read More

Lekeli bir zihnin oyunları

İyi bir sahaf müşterisi, müdavimi olduğu dükkanın raflarını avucunun içi gibi öğrenmiştir. Aylarca bakıp bakıp iç geçirdiği kitaplar olur, öyle alışır ki onların varlığına, hiçbir yere gitmeyecekler, orada öylece onu bekleyecekler sanır. Sonra bir gün bakar ki, uçuvermişler. Lekeli bir zihnin oyunları Eskiden İstanbul’daki bütün sahaf dükkanlarını tanıdığımı söyleyebilirdim kolaylıkla. Hangi sokağın hangi ıssız köşesinde […]

Read More

Kadir Kaymakçı: “R.E.M. partiyi terk etti!”

HT Magazin’in yayın yönetmen yardımcısı ve köşe yazarı Kadir Kaymakçı nevi şahsına münhasır biri. Aynı zamanda işe gitmeyi benim için zevkli hale getirenlerden. Düşünün, öyle bir adam ki ayak üstü sohbetlerde bile size Nabokov’dan söz ediyor hatta laf arasına Karanlıkta Kahkaha’dan ya da yazarın öteki romanlarından alıntılar katıyor. Sonra Italo Calvino seviyor. Ne bileyim, siz […]

Read More

Camilla Läckberg: “Herkesin hayalleri vardır ama pek az kişi bunları gerçekleştirmeye çalışır”

Eskiden ekonomist olan Camilla Läckberg, İsveç’in en çok satan yazarı. Buz Prenses adlı romanı bizde de yayınlandı. Her biri rekor kıran öteki kitapları da bu kış sırayla yayınlanacak. Onunla Stockholm’de buluştuğumuzda, yazar olmaya nasıl karar verdiğini anlattı. Söyledikleri içinde en çok aklımda kalansa şu cesaret veren cümlesi oldu: “Bir hayalin peşinden giderek bütün hayatımı değiştirebilmiş […]

Read More

Yüzünü peçeyle gizleyen yazar

Grinin 50 Tonu biraz 9,5 Hafta’ya, biraz da Sekreter’e benziyor. 9,5 Hafta Elizabeth McNeill ismini kullanan bir kadının hatıratından, Sekreter’se Mary Gaitskill’in Bad Behaviour adlı öyküsünden uyarlanan filmlerdi. İkisini de seyretmiştim ama uyarlandıkları kitapları okumamıştım. Gri vesilesiyle Gaitskill’in öyküsünü okudum, filmle hiç alakası olmasa bile gayet güzeldi. (Öykü ile film hakikaten bambaşka şeyler anlatıyorlar.) McNeill’ın hatıratının […]

Read More

GRİNİN ELLİ TONU: Milyonlarca okur yanılıyor olabilir mi?

E. L. James’in yazdığı Grinin Elli Tonu (Fifty Shades of Grey), 2011 tarihli bir roman. Fakat bir yıl içinde ulaştığı okur sayısı inanılmaz. İngiltere’de “tüm zamanların en çok okunan romanı” ünvanını alarak Harry Potter serisinin ilk kitabını geçtiği için de, kırılması zor bir rekorun sahibi. Aşağıda dünyanın bu en çok kazanan yazarından minik bir yazma […]

Read More