Ölümsüzlük denen o tekinsiz hayal
Bir yanda koşup terlediğimizde, baharatlı yiyecekler yediğimizde ve bir şeye yürekten inandığımızda çiçeklenen “şahsi afyon tarlamız, öte yanda insan menisi, greyfurt, buğday tohumu ve soyada bulunan bir maddenin hücre çekirdeğini “gençliğe programladığı” iddiaları… The Substance filminden H. Rider Haggard’ın Ayesha‘sına, Adam Leith Gollner’in The Book of Immortality‘sinden Jonathan Swift’in Gulliver’ın Seyahatleri‘ne, Uruk Kralı Gılgamış’tan Kont Dracula ve Lord Voldemort’a […]
Read MoreKameralı seyyah Saupert, arşiv dedektifi Périot ve balık avcısı Pakalnina
Documentarist/İstanbul Belgesel Günleri sayesinde şehrimizden üç büyük sinemacı geçti. Kameralı bir seyyah gibi Tanzanya’dan Sudan’a, Küba’ya, tabii ki İstanbul’a dünyayı dolaşan Hubert Sauper, “Arşiv dedektifi” Jean-Gabriel Périot ve kendi deyişiyle işi “zaman nehrinde balık avlamak” olan Laila Pakalnina… “Kendi mafyasını kuran” harikulade bir yönetmen: John Cassavetes Jean-Gabriel Périot’nun Vimeo sayfası Hubert Sauper Kameralı seyyah Hubert Sauper […]
Read More“Aktör tuhaf bir hayvan, adeta bir bukalemundur”
1924 doğumlu İtalyan aktör Marcello Mastroianni bazı çok önemli filmlerinden oluşan şahane bir seçkiyle Kadıköy Sinematek Sinema Evi’ne konuk olmuştu. Ben sonuna yetişebildim. O esnada aktörün çeşitli röportajlarından yaptığım bir derlemeyi bulunca da yayınlayayım dedim. Marcello Bey’in neden çok özel bir ruh olduğu aşağıda söylediklerinden bile belli… Programın tamamı için buraya bakınız “Kendi mafyasını kuran” harikulade bir yönetmen: […]
Read More“Kendi mafyasını kuran” harikulade bir yönetmen: John Cassavetes
John Cassavetes, New York’un neon ışıkları ve gökdelenlerden ibaret olmadığını gösteren küçük bütçeli minimalist filmlerin yaratıcıydı. Kendi üslubunu yarattıktan sonra bir yapımcıya değil sadece seyirciye hesap vermek için kendi mafyasını kurmuştu. Nasıl mı? Okuyalım… Egoist Okur’da pop kültür John Cassavetes John Cassavetes: “Kendi mafyasını kuran” harikulade bir yönetmen John Cassavetes, 9 Aralık 1929’da New York’ta doğdu. Yunan […]
Read MoreFatma Girik: “Bana ait olan her şey şahanedir”
“Fatma Girik’le bırakın söyleşi yapmayı aynı ortamı paylaşmak şahaneydi, heyecan vericiydi. Benim için de öyle oldu; aklımda Fatma Girik’in efsane filmleri, ‘Söz Fato’da programındaki sert çıkışlarıyla gittim röportaja. Yanına vardığımda mavi gözleriyle bakıp gülümseyen bir kadın gördüm, tanıştık. İlk lafı şu oldu: ‘Yıllardır konuşuyorum, bıktım artık. Kendimle ilgili söylenecek ne varsa anlattım. Neyimi merak edecekler? Ne […]
Read MoreBinnur Kaya ile korkular, zaaflar ve aşka dair
Binnur Kaya ile bu röportajı Vavien filminin setinde yapmıştım. Senaryosunu Engin Günaydın’ın yazdığı ve Taylan Biraderler’in yönettiği Vavien, Tokat’ın Erbaa ilçesinde çekiliyordu. Kalktım gittim röportaj için. İlk sabah uyandığımda kaldığım otelin kahvaltı salonuna indim. Binnur Kaya da orada, açık büfedeydi. Bir çay alayım, sonra da yanına gidip kendimi tanıtayım diye düşündüm. Bir de baktım ne […]
Read MoreSelim İleri: “Bu filmi mutlaka seyretmenizi rica edeceğim sizden”
Selim İleri sohbetinde bir arkadaşımın sorusunu da götürmüştüm yanımda. İşte o soruyu yönelttiğimde, Selim İleri‘yi de, Türkan Şoray’ı da daha fazla sevmeme yol açan bir an yaşandı. Röportajın bu kısacık bölümünü sizinle paylaşmak istiyorum. Röportajda bahsi geçen filmin YouTube’da bulduğum bir kopyasını da sona ekliyorum. “Bugünün romanıyla ilgili büyük endişem şu: İnsan acısı yok!” “Benden […]
Read MoreMünir Özkul’u Kâmran Yüce’nin 62 yıllık yazısıyla anıyoruz
Münir Özkul öldü dün. Daha ne diyeyim, konuşmaya halim ve arzum yok. O yüzden istedim ki, onu bu kez ben anlatmayayım, en yakınlarından biri anlatsın. Bir başka büyük aktör, Kâmran S. Yüce; hani biriciğimiz Deniz Yüce Başarır’ın babası. Kâmran Yüce 62 yıl önce Küçük Sahne dergisine yazdığı şahane yazıyla anlatıyor Münir Özkul’u… Sezen Aksu, Don Corleone […]
Read MoreRebecca Solnit + Darren Aronofsky işbirliği: ANNE!
Darren Aronofsky’ye teşekkür borçlu olabiliriz. Geçen hafta gösterime giren “Anne!”, feminist edebiyatın güçlü temsilcisi, Kaybolma Kılavuzu, Yürümenin Tarihi, Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar gibi kitapların yazarı Rebecca Solnit’i sinema seyircisiyle buluşturuyor. Hem de sanırım olabilecek en altüst edici biçimde… Not: Filmi seyrettim nefret ettim, gene de yorumunuzu merak ederim her şekilde. Kim bu ‘anne’ ve kim […]
Read MoreO / STEPHEN KING: Sizinle şu meşum sahneyi konuşmalıyız
Palyaçolardan niye korkulur? Ya da korkulur mu hakikaten? Ben korkmam mesela ama bu konu açıldığında nedense hemen herkes tersini söylüyor. Oysa palyaçolar, genellikle çocukları, kısmen de yetişkinleri güldürmeye çalışan, zaten hayatlarını da böyle kazanan insanlar değil mi? Yine de palyaço korkusunun bir dayanağı, temeli olmalı. Sizce ne kadar geriye gidebiliriz palyaçoların kökenini araştırırken? Biraz inceleyelim bunu. […]
Read MoreOrson Welles’den katledilen Siyulara: ROSEBUD
Derya Yanık, Twitter’dan arkadaşım. Hukukçu. Ve tanımadan sevdiğim, varlığıyla bana kendimi iyi ve güvende hissettiren bir kadın. Derya’nın kitaplara ve kelimelere olan aşkını blogundan takip ediyordum. Ama her sahnesine ayrı hayran olarak saplantılı bir sıklıkla seyrettiğim filmlerden birinin, “Yurttaş Kane”in esrarengiz finalinden yola çıkarak kaleme aldığı bu yazıyı okuyunca Egoist Okur’a almayı çok istedim. Kuşaktan […]
Read MoreNejat İşler röportajı: BEDEN İBLİSLERİ
Arkadaşım Tolga Meriç’le Picus döneminde ne kadar şahane işler yaptığımızı, ne müthiş röportajlarla okur karşısına çıkabildiğimizi konuştuk. Kendini beğenmek değildi söz konusu olan, üzüntü diyebileceğim bir duyguydu daha çok. O tarz röportajların yapılabildiği, yayınlanabildiği bir dönemde değiliz artık. Her neyse, Picus’ta yayınlanmış sevdiğim işleri ara sıra burada yeniden yayınlıyorum, biliyorsunuz. Nejat İşler röportajı da onlardan […]
Read More










